28 Ekim 2011 Cuma

Sağlıklı Yaşam, Prostat,Şifalı Bitkiler


Sağlıklı Yaşam, Prostat,Şifalı Bitkiler,Uzman Görüş ve Önerileri

Sağlıklı Yaşam, Şifalı Bitkiler, Antibiyotikler


Sağlıklı Yaşam, Şifalı Bitkiler, Antibiyotikler, Uzman Görüşleri

Sağlıklı Yaşam İçin Sağlıklı Damacanalar Çanak Damacana ÇANAK DAMACANA FİYATLARI, çanak damacana litreleri, çanak damacana satın al, çanak damacana

ÇANAK DAMACANA SATIŞLARI BAŞLAMIŞTIR. ÇANAK DAMACANIN İSTEDİĞİNİZ LİTRE ÖLÇÜLERİNE GÖRE TEMİN EDEBİLİRİM. BEN NEVŞEHİRİN AVANOS İLÇESİNDE OTURUYORUM ÇANAK DAMACANA İSTEYEN KİŞİLER BANA MAİL ATARSA ELİMDEN GELENİ YAPMAYA HAZIRIM. AMACIM MİLLETİN SAĞLIĞINI KORUMASINA YARDIMCI OLMAKTIR.. KARGOYU KAPIDA ÖDEYEBİLİRSİNİZ.

İLETİŞİM ADRESİ : canakdamacana@hotmail.com bu adrese mail atmanız halinde elimden gelen yardımı yapacağım

ÇANAK DAMACANIN FİYATLARI SİZİN İSTEKLERİNİZ DOĞRULTUSUNDA ŞEKİLLENECEKTİR. MAİL ATMANIZ HALİNDE ELİMDEN GELENİ YAPACAĞIM.
Sağlıklı Yaşam İçin Sağlıklı Damacanalar Çanak Damacana ÇANAK DAMACANA FİYATLARI, çanak damacana litreleri, çanak damacana satın al, çanak damacana

Sağlıklı Yaşam İçin Çanak Damacana Çanak Damacana ve Yapımı,



Sağlığınızı Tehlikeye Atmayın.Sağlıklı Yaşam İçin Çanak Damacanaları Sizde Deneyin
Sağlıklı Yaşam İçin Çanak Damacana Çanak Damacana ve Yapımı,

Sağlıklı Yaşam ve Egzersiz, Evde Egzersiz Nasıl Yaparım?

Yaşam boyu tüm bireylerin sağlığının korunması, geliştirilmesi, yaşam kalitesinin artırılması ve sağlıklı yaşam (sağlıklı bes­lenme ve fiziksel aktivite alışkanlığının benimsenmesi, sigara içme alışkan­lığının önlenmesi) biçimlerinin benimsenmesi, varolan ve yaşam kalitesini bozan beslenme sorunlarının (protein-enerji yetersizliği, demir yetersizliği anemisi, iyot yetersizliği hastalıkları,raşitizm, diş çürükleri, şişmanlık vb.) en aza indirilmesi, diyete bağlı kronik hastalıkların (koroner kalp hastalık­ları, hipertansiyon, bazı kanser türleri, diyabet, osteoporoz vb.) önlenmesi ve tedavisine yönelik yaşam şeklinin iyileştirilmesi, çevre koşullarının düzeltilmesi ve geliştirilmesi olarak tanımlanmaktadır.

Hangi aktiviteler fiziksel aktivite olarak kabul edilir?

Fiziksel aktivite günlük yaşam içerisinde kas ve eklemlerimizi kullana­rak enerji tüketimi ile gerçekleşen, kalp ve solunum hızını arttıran ve farklı şiddetlerde yorgunlukla sonuçlanan aktiviteler olarak tanımlanabilir. Yürümek, koşmak, sıçramak, yüzmek, bisiklete binmek, çömelmek – kalkmak, kol ve bacak hareketleri, baş ve gövde hareketleri gibi temel vücut hareketlerinin tümünü ya da bir kısmını içeren çeşitli spor dalları, dans, egzersiz, oyun ve gün içersindeki aktiviteler fiziksel ak­tivite olarak kabul edilebilirler.

Düzenli egzersizin faydası nedir?

Kullanılan ilacın dozunu azaltabilir veya ilaca gereksinimi ortadan kaldırabilir. Kalp hastalığı ve diğer kronik hastalıklara yakalanma riskini azaltır. Kişiyi enerjik kılar; stresi azaltır. Kilo vermeye yardımcı olur. Kasları ve kemikleri güçlendirir. Yaşam kalitesini artırır. Düzenli egzersiz kan basıncını azaltır. Araştırmalar düzenli egzersizin hafif ve orta derecede hipertansiyonda kan basıncını ortalama 10 mmHg düşürdüğünü göstermektedir. Bu miktar kan basıncı ilaçları ile elde edilen etki ile benzerdir. Ancak uzun dönemde sağlanacak faydalar çok daha fazladır. Orta yoğunluktaki egzersizin ağır yoğunluktaki egzersize göre kan ba­sıncını daha etkin düzeyde düşürebildiği bilimsel çalışmalarla kanıtlanmış­tır.

Egzersiz uygulanırken dikkat edilmesi gereken konular nelerdir ?

Önce ısınma egzersizleri (10-15 dakika) yapılmalıdır. Isınma ve soğuma sırasında esneklik egzersizleri yapılmalıdır. Egzersiz yapılırken kalp atım hızı izlenmelidir (Kalp atım hızı sayılarak veya kalp atım hızını gösteren aletler kullanılarak izlenebilir). Yapmaktan zevk alınan aktiviteler, grup halinde uygulanmalıdır. Egzersizlerin sonunda aktivite düzeyi yavaş yavaş azaltılmalıdır (5-10 dakika soğuma). Egzersiz sırasında nefes tutulmamalıdır. Egzersiz sırasında nefesi tutmak, kanın kalbe geri dönüşünü azaltır.

Sağlıklı Yaşam ve Egzersiz, Evde Egzersiz Nasıl Yaparım?

Şizofreni, Şizofrenik Hastalar, Hastalığın Tedavisi Mümkün mü? Uzmanlar Bu Konu da Ne Öneriyorlar?

Şizofreni, mental ve sosyal işlevselliği etkileyen ve yeti kaybına yol açan bir psikiyatrik hastalıktır. Bu rahatsızlık hastaların yaşamları kadar aile ve arkadaşların yaşamlarını da etkiler. Şizofreni, davranışın bilişsel, duygusal, algısal ve diğer yönlerini kapsayan, değişkenlik gösteren, işlev kaybına yol açabilen bir klinik sendromdur. Görünümü hastaya ve zamana göre değişkenlik gösterir, fakat hastalığın etkisi genel olarak ağırdır ve çoğunlukla uzun sürelidir.

Şizofreni, tüm toplumlarda ve coğrafi alanlarda görülür. Sıklık ve yaşam boyu yaygınlık oranları tüm dünyada neredeyse eşittir. Genel nüfusun %0.5-1’i yaşamın bir döneminde şizofreni geliştirir. Erkek ve kadınlarda eşit oranlarda görülür.

Günümüzde şizofreni hastalarında sıklıkla gözlenen belirtilerin yazılı tanımlarına kayıtlı tarih boyunca rastlanmaktadır. Şizofreni 18.yüzyılda araştırılmaya ve tedavi edilmeye başlanmıştır. Şizofreni, dementia precox olarak ilk tanımlandığı yüzyılı aşkın zamandan bu yana, nedenleri ve sınıflandırma sistemleri açılarından tartışmalı bir tanıdır. Aynı zamanda şizofreni terimi stigmatizasyona ve yanlış anlaşılmaya uğramıştır. Geleneksel bir bakış açısı ile, şizofreni hastaları hastalar nadiren çalışan, anlamlı ilişkiler kuramayan, toplumdan izole hatta sokakta yaşayan ve sosyal sınıflarda gerileme eğilimi gösteren kişilerdir. Fakat bu olumsuz bakış açısı değişmeye başlamıştır. Şizofreni tanısı alan hastalar üzerinde yapılan yeni bir çalışmada, 15 ve 25 yıllık takiplerde hastaların yaklaşık %50’si iyi klinik sonuçlar göstermektedir Son yıllarda geliştirilmiş tanı kriterleri ile güvenilir bir şekilde şizofreni tanısı konmakta ve uluslararası tanı sistemleri ile şizofreni, tanısal bir durum olarak bilinmektedir ve geniş bir hasta kitlesini tanımlamaktadır.

Şizofreni başlangıç yaşı, erkeklerde tipik olarak onlu yaşların sonu ya da erken yirmili yaşlar iken, kadınlar hastalığa genellikle yirmili yaşların sonu ile otuzlu yaşların başında yakalanırlar. Ailede şizofreni öyküsünün olması önemli risk faktörlerindendir. Davranış genetiği alanındaki 80 yıllık ikiz, aile ve evlat edinme çalışmaları, şizofreninin kalıtsal olduğuna işaret etmektedir. Aile çalışmaları, hasta bireyle genetik paylaşım derecesi arttıkça şizofreni geliştirme riskinin de arttığını göstermiştir. Mary Cannon ve arkadaşları, şizofreni gelişiminde risk faktörü olarak gebelik sırasındaki komplikasyonlar (kanama, diyabet), doğum sırasındaki komplikasyonlar (acil sezaryen, asfiksi) ve anormal fetal büyüme ve gelişme (düşük doğum ağırlığı) şeklinde şizofreniye eşlik eden üç grup doğumsal komplikasyon tanımlamışlardır.

BELİRTİLERİ

Şizofreni başlangıcı yavaş veya hızlı olabilir. Hastaların çoğunda belirtiler yavaşça ortaya çıkıp artış gösterir. Bu evrede, sosyal içe çekilme, okul veya işe ilgi kaybı, hijyen ve kendine bakımda bozulma, sıra dışı davranış veya kızgınlık nöbetleri gibi belirtiler görülebilir. Aile üyeleri bu davranışları rahatsız edici ve yorumlanması güç bulabilir. Hastaların algı bozuklukları (işitsel, görsel ve bedensel), düşünce bozukluğu (sanrılar) ve içgörü kaybı gibi çeşitli psikiyatrik belirtileri yaşaması ile şizofreni tanısı belirginleşir.

TANI

Şizofreni için onaylanmış bir tanı koydurucu belirti veya testi, görüntüleme yöntemi yoktur. Tanı hastanın psikiyatri hekiminin DSM ve ICD tanı ölçütlerine göre değerlendirmesi sonucunda koyulmaktadır. Bu tanı sistemlerinin günümüzdeki versiyonları DSM-IV-TR ve ICD-10’dur. Bu tanı ölçüt sistemleri şizofreni tanımlamalarında büyük oranda birbirleriyle uyumludurlar.

Şizofreninin belirti ve bulguları, diğer psikiyatrik, tıbbi ve nörolojik bozukluklarca taklit edilebilmektedir. Geçerli bir tanıya ulaşmak için tanıya yardımcı patognomonik işaret ve bulgular, laboratuar ve görüntüleme testleri olmadığından, dikkatli bir öykü, mental durum muayenesi ve diğer nedenlerin dışlanması gerekir. İlk atak, atipik özellikler (hızlı başlangıç ya da geç başlangıç gibi) durumunda, tıbbi bir hastalık veya yeni bir tedavi ya da madde kullanımı sonrası başlayan vakalarda ayırıcı tanı için özel bir dikkat gösterilmelidir. (kaplan)

Şizofreni Alttipleri

Paranoid şizofreninin en belirgin özelliği bir ya da daha fazla işitsel varsanının varlığıdır. İşitsel varsanıların içeriği sıklıkla sanrıların içeriği ile ilişkilidir. Bu alt tip nispeten iyi prognoza sahiptir. Dezorganize (hebefrenik) şizofreni alt tipinin en önemli özelliği, DSM-IV-TR’de dezorganize davranış, künt ya da uygunsuz duygulanımı ve düşünce bozukluğunun olmasıdır. Kötü premorbid işlevsellik, sinsi başlangıç, kronik gidiş ve kötü prognoz, bu alt tipin genel özellikleridir. Farklılaşmamış şizofreni, şizofreni ölçütleri karşılayan, ancak yukarıda tanımlanmış alt tiplerin birine sokulamayan kategori olarak açıklanmıştır. Tanı, diğer alt tiplerin dışlanmasıyla konulabilmektedir. Katatonik ve rezidüel tip şizofreni daha az sıklıkla görülmektedir.

PROGNOZ

Hastalık sürecinin anlaşılması tedaviye yol gösterecektir. Şizofreninin klinik gidişi alevlenmeler ve remisyon dönemleri şeklindedir. Genel olarak şizofreni hastalarının yaklaşık %10-20’sinin iyi gidiş gösterdiği, %40-50’sinin yıkımla beraber alevlenmeler ve %20’den azının ise çok az iyileşme gösteren kronik hasta olarak kaldığı belirtilmektedir. Diğer psikiyatrik hastalıklardan farklı olarak her alevlenme dönemi sonrasında hastanın işlevselliğinde daha fazla yıkım izlenir.

TEDAVİ

Şizofrenide tedavi yaklaşımları, hastalığın alevlenme ve stabil (sürdürüm) olduğu dönemlere göre ele alınmalıdır. Şizofrenide erken tanı ve tedavi başlanmasının hastalığın gidişini olumlu etkilediği, işlev kayıplarını engellediği, tedaviye daha kısa sürede ve olumlu yanıt alındığı yönünde veriler mevcuttur. Şizofreni tedavisinde her iki dönemde de antipsikotik ilaçlar birinci sırada yer almaktadır. Tedavi psikoterapi ve psikososyal yaklaşımlarla desteklenmelidir. Tedavi hastanın kendi ortamında sürdürülmeli; ancak tedavi uyumunun olmadığı durumlarda hastanede tedavi tercih edilmelidir.

KOMPLİKASYONLAR

Şizofreni hastaları, intihar da dâhil olmak üzere çeşitli faktörler nedeni ile daha yüksek ölüm hızına sahiptir. Şizofreni hastaları, özellikle nikotin bağımlılığı olmak üzere madde kötüye kullanımı için artmış risk taşırlar. Hastaların yaklaşık %90’ı nikotin bağımlısı olabilir. Şizofreni, psikolojik, ekonomik ve sosyal açılardan işlev kaybına yol açan psikiyatrik hastalıktır.

HAZIRLAYAN; Doç. Dr. Sibel ÖRSEL - Kaynak; saglikliyasam.gov.tr

Şizofreni, Şizofrenik Hastalar, Hastalığın Tedavisi Mümkün mü? Uzmanlar Bu Konu da Ne Öneriyorlar?

Sinüzit, Sinüzit Belirtileri, Bu Hastalığın Sebebleri ve Sonuçları

Sinüzit, burnun etrafındaki sinüs adı verilen boşlukların mukozasının, çeşitli olaylara karşı geliştirdiği reaksiyondur. Bu olayların en önemlisi enfeksiyondur. Sinüzit genellikle rinit (burun ilitihabı) ile beraberdir ve rinitin sinüslere yayılması ile meydana gelir.

Sinüslerde enfeksiyon gelişmesi, sinüsün fonksiyonlarındaki (fizyolojisi) bazı değişiklikler sonucu oluşur. Sinüs ağzının tıkanması, burun içi küçük tüycüklerde fonksiyon bozukluğu ve sinüs içinde salgı birikimi, enfeksiyon gelişiminde önemli sebeplerdir. 3 aydan fazla süren bu tip olaylar sonucu, kronik dönem gelişir.

Sinüzit gelişmesini kolaylaştıran lokal veya sistemik bazı faktörler vardır. En sık olarak, üst solunum yolu enfeksiyonlarında sinüs ağzı çevresinde mukozal ödem oluşması sinüzite yol açar. Bunun dışında diş enfeksiyonları sinüs içine geçerek sinüzit yaparlar. Nazal polip, yabancı cisimler, burun tamponları ve tümörler de sinüs ağzını tıkayarak hastalığı başlatabilirler.

Sistemik faktörler arasında ileri derecede beslenme bozukluğu (malnutrisyon), uzun süren kortizol tedavisi, kontrol edilemeyen şeker hastalığı, kanser için ilaç tedavisi (kemoterapi), bağışıklık sistemin ( immun sistem) bozulukları ,AIDS sayılabilir.

BELİRTİLERİ

Tutulan sinüse ve hastalığın akut veya kronik olmasına bağlı olarak belirtileri değişir. En sık görülen semptom bir üst solunum yolu enfeksiyonunu takiben ortaya çıkan ağrıdır. Ağrı akut sinüzitin önemli bir bulgusudur. Kronik sinüzitler genellikle ağrıya yol açmazlar. Sinüzit ağrısı hafif veya şiddetli olabilen, süreklilik gösteren, başı öne eğme ile alkol alımı ve adet kanaması ile artan bir ağrıdır.

Akut sinüzitte genellikle tek taraflı, bazen de iki taraflı yeşilimsi – kokulu bir akıntı mevcuttur. Bu akıntı burun arkası – geniz bölgesine akarak boğaz ağrısı ve öksürüğe neden olabilir. Bunun dışında burun tıkanıklığı ve ateş ya da halsizlik gibi sistemik belirtiler, akut sinüzitte çoğu zaman mevcuttur.

Kronik sinüzit durumunda ise, akut ataklar dışında genellikle ağrı olmaz. Bu arada en sık şikâyet burun tıkanıklığıdır. Koku ve tat duyusu azalmıştır

TANI

Sinüzitlerde teşhis, hikâye ve fizik muayene bulguları ile ve bunların ışığında radyoloji ve bazı vakalarda kültür ile konur. Fizik muayenede mukozal ödem, kızarıklık ve burun akıntısı dikkati çeker. Yanaklar, alın bölgesi göz küresinin yan taraflarında hassasiyet olup olmadığı araştırılmalıdır. Ayrıca geniz eti, tümör gibi sinüzite neden olabilecek hastalıkları ortaya çıkarmak için, geniz bölgesi mutlaka endoskopik olarak muayene edilmelidir.

Akut sinüzitte düz- direkt filmler (Water’s grafi) çok faydalıdır. Ancak % 3O oranında yanlış sonuç verebilir. Kronik sinüzitte, düz grafilerde en çok görülen bulgu mukozal kalınlaşmadır.

Bilgisayarlı Tomografi (BT), sinüs enfeksiyonlarının teşhisinde çok önemlidir. BT’ lerde hem sinüsün durumunu hem de kemik yapı ile ilgili patolojileri çok iyi görmek mümkündür. BT ayrıca tedavinin planlanmasında da önemli rol oynar.

Sinüs kültürü, hastanın genel durumunun çok bozuk olduğu veya kullanılan antibiyotiğe yeterli cevabın olmadığı durumlarda yapılır.

TEDAVİ

Sinüzit tedavisi, medikal (ilaç) ya da cerrahi olarak yapılabilir. Akut sinüzitler genellikle ilaç tedavisine iyi cevap verirler. Antibiyotikler, medikal tedavinin en önemli parçasıdır. Genellikle ağızdan verilirler. Antibiyotik tedavisi başladıktan sonra 48–72 saat içerisinde genellikle klinik düzelme başlar. Ancak antibiyotik alımı semptomlar azaldıktan sonra en az 7 gün daha devam ettirilmelidir. Yani tedavi süresi en az 10 gün olmalıdır. Erken kesilen antibiyotik, semptomların yeniden ortaya çıkmasına ve kronik sinüzite neden olabilir.

Ayrıca, sinüs ağzının açılmasında rol oynayarak sinüzit tedavisinin önemli bir kısmını oluşturan ilaçlar da verilir. Bunlar ya lokal olarak buruna ve/ veya sistemik olarak ağızdan kullanılır. Lokal kullanım ard arda 5 günden daha uzun sürmemelidir; yoksa burna zarar verirler.

Ağrı kesiciler, salgıların kıvamının inceltilmesi için ilaçlar, ortamın nemlendirilmesi ve serum fizyolojikle burnun yıkanması, medikal tedavinin diğer kısımlarını oluşturur.

Cerrahi tedavi, akut sinüzitlerde genellikle gerekmez; ancak kronik sinüzitlerde, komplikasyonlu vakalarda ve medikal tedaviye cevap vermeyen olgularda, ayrıca mantara bağlı gelişen sinüzitlerde sık başvurulur. Sinüzitin cerrahi tedavisi konusunda, fonksiyonel endoskopik sinüs cerrahisi ile önemli adımlar atılmıştır.

HAZIRLAYANLAR; Dr. Murad MUTLU, Doç.Dr. İstemihan AKIN - Kaynak; saglikliyasam.gov.tr


Sinüzit, Sinüzit Belirtileri, Bu Hastalığın Sebebleri ve Sonuçları

Omuz Ağrısı Tedavisi,Omuz Ağrıları,Çözümler ve Uzman Önerileri

Omuz ağrılarında, öncelikle nedeni iyi bir şekilde tanımlamak gerekir. İltihaplı romatizmalara bağlı bir omuz ağrısı ise, öncelikle iltihaplı romatizma ilaçları ile hastalık tedavi edilmelidir. Eğer omuzu kötü kullanmaya, aşırı kullanmaya dayalı bir problemse o zaman hastanın bu konuda öncelikle eğitilmesi gerekmektedir. Omzumu niye kötü kullanıyorum, nasıl kötü kullanıyorum şeklindeki sorulara cevap bulunmalıdır.

Omuz ağrısı nedenlerin en büyüğü; teknoloji çağı ile birlikte bilgisayar kullanımının çok artmasıdır. Bu sebep üst uzuvlarımızı ( kol, dirsek vb. ) aşırı şekilde kullanmamıza neden olmaktadır. Omuz ağrısına ne iyi gelir sorusuna cevap olarak ta ; hastalar spora yönlendirilmeli ve düzenli egzersiz alışkanlığı geliştirilmelidir. Sırt kasları, omuz kasları ve gövde kasları kuvvetli olmalı ki hastanın potansiyeli artsın, aşırı kullanmaya bağlı sorunlara karşıda dayanıklı olabilsin. Omuz ağrısı öyle bir problem ki geceleri uyutmayacak kadar ağrı yapabilir. Bu ağrılar birkaç ay sürdüğü zaman depresyona sokabilecek kadarda hastayı her bakımdan engelleyebilir. Bu nedenle; eğer gece ağrısı varsa, günlük yaşamı etkileyebilecek kadar omuz ağrısı varsa ve giyinip soyunmayı dahi engelliyorsa mutlaka ilaç tedavisi uygulanmalıdır.

İlk başlarda buz tedavisi yapılır. O yüzden kolunu aşırı kullanmasını engelleyip günde en az 5 defa 20’şer dakika ince beze sarılı buz paketleriyle omuz üzerine mutlaka uygulanmalıdır. Bunların yeterli olmadığı durumlarda omuza yönelik birtakım lokal enjeksiyonlar uygulanabilmektedir. Eğer bu akut dönem toparlanabilirse, fizik tedavi yöntemleriyle hastayı desteklemek gerekir. Ama asıl tedavi, omuz kaslarını iyi egzersize edip, kuvvetlendirip, omuzu aşırı kullanımın verebileceği hasardan korumaya çalışmak bu işin anahtar noktasıdır.

Omuz Ağrısı Tedavisi,Omuz Ağrıları,Çözümler ve Uzman Önerileri


Aşırı Şişmanlık (Obezite),Şişman Olmak, Yemek Yemeden Duramıyorum, Su İçsem Kilo Alıyorum Diyenler,

Kişinin vücudunda özellikle aşırı yağ birikimi sonucunda olması gereken ideal ağırlık sınırının üzerinde ağırlığa sahip olmasıdır. Yağ oranının erkeklerde %25’i, kadınlarda ise %30-35’i aşması durumunda şişmanlıktan bahsedilebilir. Vücut kitle indeksi (VKİ), obeziteyi saptamak için en sık kullanılan ölçümdür. Vücut ağırlığının (kg cinsinden) metre cinsinden boyun karesine bölünmesi (m2) ile bulunur ve birimi (kg/ m2)’dir. VKİ 24.9’dan küçük ise saglikli, 25–29.9 arasında ise Hafif fazla kilolu, 30–34.9 ise aşırı kilolu (evre 1 şişmanlık), 35–39.9 ise şiddetli fazla kilolu (evre 2 şişmanlık), 40 ve üstü ise çok şiddetli veya ölümcül obez (evre 3 şişmanlık=morbid) denilmektedir.

VKİ 18.5 kg/m2’nin altında ise kilo azlığı (zayıflık=asteni) söz konusudur.

VKİ kadar önemli bir diğer gösterge de Bel Çevresidir. Bel çevresi arttıkça kalp hastalığına yakalanma riski artar. Bel çevresi erkekte 102 cm kadında da 88 cm’den fazla ise, kalp hastalığına yakalanma riski yüksek ihtimaldir. Yine bel çevresi ne olursa olsun VKİ 35 kg/ m2’den fazla ise kalp hastalığı riski yüksektir.

Nedeni tam olarak açığa çıkarılamamasına rağmen, fazla ağırlık oluşumunda ebeveynlerden alınan genetik miras, yakılandan fazla gıda alımı ve hareketsizlik başroldedir. Yaşın ilerlemesiyle bazal metabolizma hızının düşmesi, gebelik (gebelik sayısı ile doğru orantılı), emzirme ve menapoz dönemi, hipotiroidi (tiroid bezi yetmezliği), kan şekerinin yüksek kalorili beslenmeyi takiben düşmesi (reaktif hipoglisemi), böbreküstü bezinin aşırı kortizol üretimi, polikistik over hastalığı gibi hormon bozuklukları, sigara bırakımı ile iştahın artışı, az su içilmesi, aşırı alkol tüketimi, depresyon ve bazı psikolojik sorunlar, bazı ilaçlar (sara ilaçları, antihistaminikler, steroidler, ihtiyaçtan fazla insülin kullanımı gibi), emeklilik ve gece vardiyasında çalışmak, şeker hastalığı veya obez olan bir anneden doğmak, 4000 gramın üzerinde doğum ağırlığına sahip olmak, teknolojinin gelişmesi ile hareket kısıtlığının iyice artması, fazlaca fast-food gıda tüketimi, zayıflamaya aşırı düşkünlük en sık suçlanan sebepler arasındadır.

10 yaş altındaki (özellikle 3 yaş döneminde) fazla kilolu olan çocukların yarısında erişkin dönemde obez olma riski vardır. Ergenlik döneminde fazla kilolu olanların ise %70’inde ileri yaşta obezite gelişmektedir. Bu nedenle obezite ile mücadele çocukluk döneminde başlamalıdır.

Çok hızlı yemek yemek, büyük lokmalar halinde yemek, az çiğnemek, çatalı kaşığı elinden hiç bırakmamak, öğün atlamak, her fırsatta atıştırmak, televizyon izlerken, kitap-dergi-gazete okurken yemek, üzüntü ve stresli durumda abartılı yemek, çok fazla kalorili öğün tüketimi, ziyaret ve davetlere sık katılarak her şeyi tadımlamak, uyuyana dek elinden yiyeceği eksik etmemek, suyu az tüketmek, akşam eve gelir gelmez abur-cubur yemek hatalı yemek yeme davranışlarından sayılmaktatır.

Yemek yemeye başlama ve doygunluk hissi ile yemeğin kesilmesi, aslında üzerinde uzun yıllardır araştırma yapılan ve önemli bir kısmı tam anlamıyla bilinmeyen çok karmaşık bir olaylar silsilesidir. Yemeğe başlama eyleminde hormonlarla ilgisi olmadığı düşünülen öğrenilmiş davranışlar, vücuttan gelen uyarılar, psikolojik etkiler, gıdanın görünümü, kokusu, lezzeti, sosyal ortam ve çevre değişiklikleri etkindir. Açlık hissi duyulmadan da yemek yenilmektedir. Yemeğin sonlandırılması ise hormonlarla sağlanır. Yemek yedikten sonra midenin şişerek gerilmesi ve bağırsaklardan salgılanan hormonlar doygunluk hissi yaratarak yemeği sonlandırırlar. Alınan gıdanın içeriği de tokluk hissinde etkili olur. Gıda alımına başlama, devamı ve sonlandırılması beynimize gelen uyarılarla olur; mide ve bağırsaklardan salgılanan bazı hormonların beyine etki etmesi, açlık-tokluk merkezinden (beyindeki hipotalamus) salgılanan bazı hormonlar, gıda alımı ile insülin hormonunun kanda artışı ile ve yağ hücresinden salgılanan leptin hormonunun beyine etkisi, kan şekerinin azalması-artması ile iştah merkezine etkisi, özellikle mide ve bağırsakta bulunan sinirler aracılığıyla beyine ulaştırılan uyarılar tokluk hissi oluşturur.

Obezite güzel/yakışıklı görünmeye engel olur. Şeker hastalığına eğilim artar. Kalp ve/veya damar hastalığı oluşum ihtimalini arttırır. Hipertansiyon riski fazlalaşır veya olan hastalığı kötüleştirir. Safra kesesi ve yollarında problemler (taş, iltihabi), karaciğer yağlanması, mide ve yemek borusu sıkıntıları (reflü özefajit vs)oluşabilir. Uykuda nefes durması (uyku apne sendromu)’na bağlı sürekli uykusuzluk, Bronşial astım ve solunum yolu enfeksiyonları görülebilir.

Bazı kanserler obez kişilerde daha sıktır.(Kadınlarda meme, rahim ve safra kesesi, erkeklerde ise kalınbağırsak, rektum ve prostat) Obez kadınlarda adet düzensizliği ve yumurtlama bozukluğu (polikistik over vs), kadınlarda testosteron hormonunda artış ve bu nedenle tüylenme gözlenmektedir. Erkeklerde cinsel istek ve testosteron düzeylerinde azalma oluşur.

Psikolojik bozukluklar (özgüven azalması, aşağılık duygusu, sosyal yaşamdan uzaklaşma, sıkıntı, anksiyete ve depresyon gibi), çeşitli cilt problemleri (sellülit, kıl follikül iltihapları, çatlaklar), kas-iskelet problemleri (eklemlerde kireçlenme, topuk dikeni, bel ağrısı, gut artriti), inmeye bağlı geçici veya kalıcı kısmi veya yaygın felçler, iri bebek doğurma ve zorlu doğum riski daha fazladır. Varis, idrar tutamama ve daha pek çok sıkıntılara yol açma potansiyeli mevcut olup etkilenmeyen hiç bir organ yoktur.

Sık ağırlık değişiminin (artışı-azalışı) sakıncası var mı?

Beslenme disiplini ve/veya egzersizle kilo verdikten sonra, bu yaşam felsefesini zamanla terk etmekle daha fazla ağırlık artışı olabilir. Bu dengenin sık olarak bozulması ile aşırı kilo alıp vermeler bazı hormon, mineral ve hatta kalp ritmini etkileyerek zararlı olabileceği mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle sık, aşırı ve uzman doktor kontrolü dışında kilo alıp vermelerden kaçınılmalıdır. İdeali makul sınırda ağırlık kaybı edildikten sonra zorda olsa o ağırlığı sürdürebilmektir. Bunun için de sağlıklı beslenme disiplini ve spor yapmayı yaşantımızın bir parçası/alışkanlığı haline getirmek gerekir.

Hareket İçin Zaman Ayırın

Sadece diyetle spor yapmadan veya diyet yapmadan sadece egzersizle kilo verilemez. Verilse bile sağlıklı olmanın kriterleri yerine gelmez. Egzersiz, kalori azaltılmasına yardımcı olduğu gibi şeker hastalığı ve koroner kalp hastalığı riskini de azaltır. Egzersiz ile yağ dokuları kaybolup yerine kas dokuları geçer. Egzersiz yapmanın amacı da budur. Kilo vermek ve sağlıklı olmak için mutlaka düzenli egzersiz yapılmalıdır.

En iyi egzersiz kişinin kendi başına düzenli ve rahat bir şekilde yapabildiği egzersizdir. Haftanın en az beş günü 30 dakika veya en az 3 gün 1 saat civarında, orta yoğunlukta bir egzersiz yapılması çok yararlıdır. Başlangıçta 5–10 dakikalık egzersizin her gün yapılması gerekir. Haftada bir 5–10 dakikalık tempo artımı uygundur. Yürüyüş, aerobik, dinamik egzersiz, yüzme ve bisiklete binme zayıflamak için uygun egzersizlerdir. 40’lı yaşlardan sonra yapılacak en iyi ve en güvenli egzersiz yürüyüştür. Vitrin seyretme yürüyüşünün ciddi bir faydası olmaz. En iyisi tempolu yürümedir. Egzersizin faydalı olması için, egzersiz sırasında nabzın (kalp atım sayısı) belirli bir rakama ulaşması gerekir. Fazla kilolu bir kişide kalp hızının ulaşması gereken sayı [200-(0.5 x yaş)] formülüyle yaklaşık olarak hesaplanabilir. Egzersizde bu rakamın %80’ine bile ulaşılması yeterlidir.

Egzersiz yapmanın ağırlık kaybından öte kemik erimesi, depresyon, şeker ve kalp hastalığını önlediği, tansiyonu düzenlediği, kötü kan yağlarını azaltırken iyi yağları da arttırdığı unutulmamalıdır. Uzun yaşamanın sırrı az yemek ile bedava ve etkili olan spor yapmaktan geçmektedir.

Fizik aktiviteyi artırma ile ilgili basit öneriler:

Asansör yerine merdiven kullanma alışkanlığı edinmelisiniz, gidilecek yere (otobüs/minibüse) bir durak sonra binmeli ve ineceğiniz yerden bir durak sonra/önce inmelisiniz, işyeri ve alışveriş merkezinde aracı uzak yere park etmelisiniz, farklı aktiviteler edinmelisiniz (bahçe işleri, tamir, ev-araç temizleme vs), soğuk havalarda evde kondisyon cihazları ile spor yapmalısınız, işyerine mümkünse yürüyerek veya bisikletle gitmelisiniz, televizyonu kumandasız izlemelisiniz, ev-işyeri telefonlarını telsiz yerine sabit kablolu tercih etmelisiniz.

İlaç Tedavisi

Obeziteye sebep olan metabolik bir bozukluk olup olmadığının tespiti ile birlikte beslenme disiplini ve egzersizi takiben gerek görülürse ilaç tedavisi eklenebilir. Ancak obez kişilerin “hem ilacımı alırım hem de eskisi gibi beslenirim” beklentisi ve ümidinde oldukları maalesef sık karşılaşılan bir durumdur. Zayıflama amaçlı kullanılan ilaçlar mutlaka Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları uzmanı kontrolünde kullanılmalıdır. İlaç seçiminde iştah durumu ve diğer etkenler göz önüne alınmakta ve doktorunuz tarafından size uygun olan ilaç seçilmektedir. Bu tür bir değerlendirme yapılmadan piyasada satılan ve Sağlık Bakanlığı onayı olmayan ilaçların ve/veya besin desteklerinin kullanılması faydasız olabileceği gibi zararlı olabileceği unutulmamalıdır. Maalesef bu tür destekler uzmanı ve yetkisi olmayan kişilerce gelişigüzel kullanılmakta ve hatta reçete edildiği görülmektedir. Oysa varsa önce altta yatan bir bozukluğun saptanması ve tedavisi gerekir.

İlaç tedavisiyle 3-6 ayda %10 ve daha fazla kilo kaybı sağlanmışsa, tekrar kilo almayı önlemek için ilaca devam etmek uygundur. Ne kadar uzun süre ilaç kullanılacağına, kişinin risk durumuna göre Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları uzmanı karar vermelidir. Zayıflama ilaçlarının başarılı olması için mutlaka sağlıklı beslenme disiplini ve egzersizin birlikte yapılması gerekir. Aksi taktirde yalnızca bu ilaçlarla zayıflamak mümkün değildir. İlaç tedavisi sırasında ilaçların yan etkileri yönünden ilacı alan kişinin yakından takip edilmesi gerekir. İçeriği bilinmeyen ve klinik olarak ispat edilmemiş bitki/sebze ilaçlarına, yosun haplarına veya bantlara rağbet edilmemelidir.

Bilinçli ve planlı kilo verirken aylık; ağırlık, vücut kitle indeksi, bel çevresi ölçülmeli ve ne kadar zayıflandığı takip edilmelidir. İlaç alanların daha sıkı takip edilmesi gerekebilir. Diyet yapan kişinin, altı ay içinde ağırlığının %5-10’nunu veya haftada 0.5–1.0 kg kaybetmesi, zayıflama programının iyi gittiğinin bir işaretidir ve mevcut ağırlığı muhafaza etme çabasına girilir. Risk faktörleri devam ediyorsa yoğun programa devam edilmelidir.

Bir psikolog veya psikiyatri uzmanından yardım almak ve gevşeme tekniklerini öğrenmek ilave katkılarda bulunabilir.

Cerrahi Tedavi

Cerrahi tercihinin, estetik amaçlı bir yaklaşım olmadığı bilinmelidir. Morbid obez (VKİ 40 kg/m2’nin üzerinde) olanlar veya VKİ 35 kg/m2’nin üzerinde olup komorbid risk faktörleri olan hastalarda dikkatli bir şekilde uygulanmalıdır. Ayrıca bu tedavi diğer yöntemler başarısızlığa uğradığında ve hasta yine yüksek oranda morbidite ve mortalite riskine sahipse uygulanmalıdır.

Kaynak; saglikliyasam.gov.tr

Aşırı Şişmanlık (Obezite),Şişman Olmak, Yemek Yemeden Duramıyorum, Su İçsem Kilo Alıyorum Diyenler,


Güneş Yanığı Nasıl Geçer, Yanıklar , Güneş Yanığı

Güneş yanığının geçme süresi yanığın şiddetiyle doğrudan ilişkilidir. Özellikle beyaz tenli insanlarda güneş yanığı daha sık görülür. Diyelim ki, ten rengi güneşe çıktığı an korunmasız güneşlenirse kızaracaktır. Güneş yanığı kızarma süresi 5-10 dakikadır. Arkasından devam ederse de su toplama evresine geçecek ve ciddi bir güneş yanığının artık evrelerine girecektir.

Böyle bir kişinin güneş yanığı evresi birinci evre olarak kabul edilir. Kızarıklık evresinde hafif bir acı vardır. Önce bir acı duyar kızarıklıkta, bunuda akşam saatlerinde hisseder. Bu kızarıklık adeta bir ütü yanığı gibi acı verir. Yanığa maruz kalmış bölgeye dokunulmaz, hiçbir yere değemez. Kişinin üstüne giydiği t-shirt bile ona acı verir. Bu işte 1. derece bir yanıktır. Böyle bir yanığın iyileşme süresi hiçbir şey yapılmazsa 2-3 gün sürer. Ancak kişi acıyı da fazlasıyla çeker. İkinci evrede yanık bölgede kaçıntı gelişir ve deri soyulmaya başlar. Ardından cilt hafif yamalı bir rengiyle iyileşir.

Eğer yanık tedavi edilirse; birinci evre yani kızarıklık evresinin tedavisi yanık bölgesini soğuk tutmaktır. Mesela soğutucu özelliği bulunan kremler sürülebilir. Soğuk yoğurt sürmek, soğuk pansuman etkisi yaratır ve faydalıdır. Soğuk su “ kurutu etki ” yapacağından dolayı pek uygun değildir. Yatıştırıcı amaçlı bunlar sürüldüğünde, ertesi gün acı kalmaz. Kızarıklık solar, yerini kaşıntıya bırakabilir. Tedavinin ikinci evresinde güneş yanığı kaşıntısı için hafif kortizonlu krem bir günlüğüne sürülebilir. Bu krem aşıntıyı alır ve güneş yanığı yaralarının oluşmamasını sağlar. Yanık yüzeyi sürekli nemlendirmek yamalı bir soyulmayı engelleyecektir. Güneş yanığı bütün bu işlemlerden sonra 4 ile 7 gün arasında tamamen iyileşebilmektedir...

Güneş Yanığı Nasıl Geçer, Yanıklar , Güneş Yanığı

Sağlıklı Bir Yaşam İçin Sağlıklı Uyku.Uyumak, Uyku Sorunu, Uyumamak Ne Gibi Sorunların Habercisi

Uyku hayatın günlük rutin bir parçasıdır ve bizlere gün içerisinde gerekli olan dinlenmeyi sağlar. Uyku esnasında vücudumuz rahatlar ve ruhumuz dinlenir. Vücuden ve ruhen dinlenmek için düzenli be yeterli uyumak olmazsa olmazlarımızdandır.

Ayrıca uyku sayesinde konsantrasyon yeteneğimiz artar. Uyku esnasında vücudun bir takım fonksiyonları da mola verir. Örneğin vücudun tansiyonu ve kan basıncı hafif şekilde düşer. Metabolizma ve vücut ısısı da aynı şekilde düşer. Vücudun dış etkenlere karşı reaksiyonunda da azalma gözlenir. Narkozun aksine uyuyan kişiler hemen ve kolaylıkla uykudan uyadırılabilirler. Bütün bu unsurları göz önünde bulundurduğumuzda uykunun insanın fiziksel ve ruh sağlığı için ne kadar önemli olduğunu anlamak mümkündür.

Fakat birçok insan için uyku bir sorun haline gelmektedir. Çünkü uyku bozukluğu çekerler. Kimi kişiler partnerlerinin horlaması yüzünden, kimileri ise kafaalrında dolaşan düşünceler sebebiyle uyuyamazlar. Bunun gibi birçok neden uyku bozukluğuna yol açar.

Uykuya dalma sorunu ya da kesintisiz uyuma sorunu en çok rastlanan uyku bozuklukları arasındadır. Bu bozukluklar nedeniyle ertesi gün kişi kendini yorgun ve halsiz hissederi. Ayrıca gün içinde uyanık kalmak kişiler için oldukça zor olur, konsantre olamazlar ve düşük performans gösterirler.

Eğer uyku bozukluğu uzun süre devam ederse farklı hastalıklara yol açabilir. Bu yüzden uyku bozukluğu en kısa sürede tedavi edilmelidir. Bazı durumlarda da psikolojik tedaviye gerek duyulur.

Sağlıklı Bir Yaşam İçin Sağlıklı Uyku.Uyumak, Uyku Sorunu, Uyumamak Ne Gibi Sorunların Habercisi

Stresin Sağlığa Etkileri,Stresli Olmak, Neden Stresliyiz, En Çok Stresli Olmayı Sağlayan Meslek ve Meslek Grupları

Stres adı altında kişilerde baskı ve beklentiler sonucunda oluşan stres reaksiyonları tanımlanır. Eğer kişilerde stres uzun süre devam ederse sağlık açısından olumsuz sonuçlar gözlemlenebilir.

Kimi durumlarda insanların stres altında olmaları gayet normaldir ve endişe gerektirecek bir durum değildir. Stres ve tehlikeler gereken enerjiyi sağlar. Stres vücudu aktif hale getirerek tehlike ve saldırı durumlarında ya da kaçışlarda kişilerde gerekli olan enerjiyi verir. Fakat günümüzde stres çoğu zaman vücudu aktifleştirmek yerine sağlığımıza zararlar vermektedir.

Stres hayatın her alanın karşımıza çıkabilir. Örneğin iş hayatında ya da günlük hayatta… Stresin belirli bir yaş sınırı da yoktur. Sadece büyükler değil çocukların da stres altında olmaları mümkündür.

Araştırmalarda ortaya çıkan sonuç gösteriyorki; İnsanlar en çok iş yerlerinde stres yaşamaktadırlar. Özellikle zaman kısıtlamaları insanların stresli olmasına yol açıyor. Bunun yanı sıra kişiler arasında oluşan sorunlar da strese yol açabiliyor.

Birçok kişi için stres istisnai bir durum olmaktan çıkmış bulunuyor. Hatta kimileri için stresli bir yaşam hayat tarzı olmuş durumdadır.

Stresin sağlığınıza zarar vermesini önlemek için vücuden ve ruhen gerekli olan dinlenme süresini sağlamak gerekir. Stresli konu ve ortamlardan uzak durmaya özen gösterirseniz, stressiz bir şekilde yaşamanın mümkün olduğunu göreceksiniz.


Stresin Sağlığa Etkileri,Stresli Olmak, Neden Stresliyiz, En Çok Stresli Olmayı Sağlayan Meslek ve Meslek Grupları

Şifalı Bitkiler Listesi,Şifalı Bitkiler,Hangi Bitki Neye İyi Gelir?

Her bitkide potansiyel olarak şifa mevcut. Ancak bunun keşfi, kullanımı ve ilaca dönüştürülmesi bilimin konusu. Çeşitli internet sitelerinde, gazete, dergi ve kitaplarda Türkiye’de ve dünyada yetişen binlerce bitkinin şifalı yönleri anlatılıyor. Tıp doktorları da giderek yaygınlaşan bir biçimde hastalarına çeşitli rahatsızlıkları gidermede bitki tedavileri uyguluyor ya da tavsiye ediyor. Ancak özellikle de internetin hayatımıza daha çok girmesi ve sonsuz bilginin daha kolay ulaşılır olması nedeniyle tedavi uygulamak isterken zarar verilmesinin önüne geçmek gerekiyor. Bu nedenle uyarıyı unutmamak ve verilen bütün bilgilerin tavsiye niteliğinde olduğu, tıbbi teşhis, tedavi ve reçete bilgi içermediğini bir kez daha vurgulamakta yarar var.

HANGİ BİTKİ NEYE İYİ GELİR?

Acı bakla : Semen Lupini Şeker hastalığına karşı kullanılır.
Acı elma yağı : Salvia Triloba Gaz söktürücü, midevi, ter kesici, idrar artırıcıdır. Haricen yara iyi edici ve antiseptik olarak kullanılır.
Acı yonga : Lignum Quassiae İştah açıcı, kuvvet verici, kurt ve ateş düşürücü
Acıağaç : İştah açar, hazmı kolaylaştırır. Ateşi düşürür. Tükürük ifrazatını arttırır. Mide, bağırsak, karaciğer ve böbreklerin çalışmasını düzenler. Böbrek sancılarını keser, taşların düşürülmesine yardımcı olur. Bağırsak kurtlarını döker. Kanamaları durdurur. Haşarat kaçırıcı olarak da kullanılır. Fazla kullanılacak olursa; baş dönmesi, mide bulantısı ve kusma yapar.
Adaçayı : Mide va bağırsak gazlarını giderir. Mide bulantısını keser. Hazım sisteminin düzenli çalışmasını sağlar. Boğaz, bademcik ve dişeti iltihaplarını giderir. Göğsü yumuşatır. Astımdaki sıkıntıları geçirir. İdrar ve ter söktürür. Banyo suyuna katılıp yıkanılırsa; zindelik verir. Günde, 3 kahve fincanından fazla içilmemelidir.
Adamotu : Zehirli bir bitkidir. Ağrı kesici, yatıştırıcı, cinsel gücü arttırıcı etkileri vardır. Rast gele kullanıldığında zararlı olur.
Ahlat (Yabanarmudu ) : Meyveleri ishal keser. Zehirli hayvan sokmalarinda, filizi ezilip yaraya sürülür.
Ahududu : Kanı temizler, vücutta biriken zehirli maddelerin atılmasını sağlar. Terletir ve idrar söktürür. Kabızlığı giderir. Vücuda dinçlik verir.
Alıç : Asabi çarpıntıları giderir. Sinir bozukluğunu geçirir. Yüksek tansiyonu düşürür. Aritmide kullanılır. Uykusuzluğu giderir. Kalbi kuvvetlendirir. Damar sertliği ve göğüs nezlesinde faydalıdır.
Altınotu : Herba Ceterachi İdrar söktürücü ve kabız etkileri vardır. Basura karşı, haricen kullanılır.
Amber : Ambra Grisea Kaşalot balığından elde edilir. Kalbi kuvvetlendirir, iştah açar ve cinsel arzuyu artırır.
Anason : Kullanilan kismi, meyvalari ve yapraklaridir. Meyveleri tamamen olgunlastiktan sonra toplanir ve gölgede kurutulur. Hazmi kolaylastirir. Istahsizligi giderir. Mide ve barsak gazlarini söktürür. Idrar artirir. Migren agrilarini keser. Astim, nefes darligi ve bronsitte görülen sikayetleri giderir.
Anason : Hazmı kolaylaştırır. İştahsızlığı ve yemeklere karşı duyulan tiksintiyi giderir. Mide ve bağırsak gazlarını söktürür. İdrarı arttırır. Öte yandan kusmayı ve ishali keser.
Anason yağı : Oleum anisi Sinir sistemi uyarıcısıdır.
Andız kökü : Radix Helenii Safra söktürücü, öksürük kesici, göğüs yumuşatıcı,kuvvet verici ve kurt düşürücüdür.
Ardıç : Kozalaklari mavimsi siyah renklidir. Yenir ve idrar söktürücü özelliktedir.
Ardıç tohumu : Fructus Juniperi İdrar artırıcı, terletici, midevî ve antiseptik özellikleri vardır.
Aslanağzı : Balgam söktürür. Bronşitte rahatlık verir
Asma : Yaprakları ile yapılan ilaçlar kanamayı durdurur. Vücuda kuvvet verir. Sarılığı keser. İshali durdurur.
Aspir : Flos Carthami Romatizma ağrılarına karşı etkilidir. Dahilen terletici, kurt düşürücü ve adet getiricidir.
Ayı üzümü : Kuvvet verir. İshali keser. İdrar yollarını temizler. İdrar söktürür. Ateşi düşürür. İdrar yollarındaki taşların düşmesine yardım eder. Prostat büyümesinden kaynaklanan şikayetleri giderir.
Ayrıkotu : Bitkinin etli kökleri çok eskiden beri üriner hastalıklarda kullanılan önemli bir halk ilacıdır. Kökler mesane ve böbrek iltihapları dahil, mesanedeki tas ve kumları düşürmek için kullanılan iyi bir idrar söktürücüdür.
Ayva : İshal ve dizanteriyi keser. Mide ve bağırsakları kuvvetlendirir. İnce bağırsak iltihabını giderir. Kanı temizler. Çarpıntıyı dindirir.
Badem : Bedeni ve zihni yorgunluğu giderir. Böbrek, mesane ve tenasül yollarındaki iltihapları giderir. Baş ağrısı, karaciğer ve böbrek ağrılarını hafifletir.
Badem : Aci bademin uçucu yagi, iyi bir koku ve tat giderici (balik yagina ilave edilir) ve hafif bir dezenfektandir. Badem tohumlari, badem surubu hazirlanmasinda kullanilir. Çocuklar için iyi bir müshildir. Kremlerin terkibine girer. Meyve kabugu halk arasinda bogaz agrilarina karsi kullanilmaktadir.
Badem yağı : Oleum Amygdalae Dahilen müshil, haricen yumuşatı- cı ve yara iyi edici olarak kullanılır.
Bakla : İdrar yollarını temizler. Böbrek ağrılarını dindirir. Böbrek iltihaplarını giderir. Böbrek kum ve taşlarının düşürülmesine yardımcı olur.
Baldıran ( Ağuotu) : Nemli yerlerde yetişen, 1-2 metre boyunda zehirli bir bitkidir.Ev ilaçlarında kullanılmaz.Tıpta, özellikle dişçilik alanında kullanılır.Ağrı kesici, spazm giderici ve siyatik, tetanoz ile epilepsi hastalıklarinin tedavisinde kullanılır.
Balıkotu : Fructus Cocculi indici Dahilen kurt düşürücü, sara nöbetlerini azaltıcı olarak kullanılır. Tehlikeli bir drogdur.
Bamya : Meyvesi beş bölmeli,tohumları yuvarlak ve yeşilimtrak gri renkte bir sebze. Faydalı bir sebzedir. Yaş veya kuru olarak sarf edilir. Konserveleri de yapılır. Meyveleri müsilajlıdır. Kabızlık tedavisi ve barsakların düzenli çalışması için faydalıdır.
Bamya çiçeği : Flos Hibisci Dahilen göğüs yumuşatıcı, lapa halinde haricen çıbanları olgunlaştırıcıdır.Kabızlığa karşı etkili ve zararsız bir drogdur.
Banotu : Yumuşak tüylü, otsu bir bitki. Gavur haşhaşı adıyla da bilinmektedir.Meyve çok tohumlu ve bir kapakla açılıp tohumlarını saçan bir kapsüldür.Altı türü vardır. (Siyah Banotu) ile (Mısır Banotu) tedavi sahasında kullanılır. Mısır Banotu Malatya civarında bulunmaktadır. Bilhassa alkaloit endüstrisi için önemlidir. Siyah Banotu hemen hemen bütün Anadolu ve Trakya’da bulunur. Meyvaları çanak yapraklar tarafından sarılan, kapak ile açılan bir kapsüldür. Bu kapsül içinde gri esmer renkli, üzerinde küçük çukurcuklar bulunan çok miktarda tohum bulunur.Bitkinin kullanılan kısmı; yaprakları, kökü ve tohumlarıdır. Yapraklar, bitki çiçekli iken toplanır ve kurutulur. Tohumlar tamamen olgunlaştıktan sonra alınır, güneşte ya da 40-50 derecelik fırınlarda kurutulur. Kuvvetli bir uyuşturucu ve ağrı kesicidir. Bazi müshillerin tesir edebilmesini kolaylaştırır. Bilmeden kullanıldığında zehirlenmelere sebeb olan bir bitkidir.
Besbase : Rhizoma Polypodii Müshil, safra ve balgam söktürücü ve kurt düşürücü etkilere sahiptir.
Bezelye : Taze ve donmuş olarak kullanılabilen bezelye B1, C vitaminleri, protein, lif ve folik asit içerir. Sinir sisteminde sorunları olanlara tavsiye edilir.
Biberiye ( Kuşdili otu) : 1-2 m yüksekliğinde, kışın yapraklarını dökmeyen bir bitki.Kuşdili olarak da bilinir.Yapraklar ve çiçeklerinden uçucu yağ, tanen, acı maddeler, organik asitler ve glikozit elde edilir. Mide ve barsak uyarıcısı, idrar söktürücü ve safra artırıcı etkisi vardır. Uçucu yağ, uyarıcı olarak haricen kullanılır. Ayrıca hazımsızlığı giderir.
Çarpıntıları keser, migreni keser.İdrar ve adet söktürür.
Biberiye yağı : Oleum Rosmarini Haricen romatizma ağrılarını dindirici olarak kullanılır.
Boru çiçeği ( çan çiçeği ) : Nefes darlığı , bronşit ve astımın sebep olduğu rahatsızlıkları giderir.
Böğürtlen : Dikenli ve çalı görünümünde bir bitki. Ekilmemis yerlerde, çit, yol ve hendek kenarlarında çok bulunur.Meyva birçok meyvanın oluşturduğu bileşik küre biçimindedir. Kullanılan kısımları yaprakları ve çiçek tomurcuklarıdır. Yapraklar çiçek açmadan toplanır, gölgede kurutulur. Yapraklarda tanen ve organik asitler ihtiva eder. Hafif kabız edici özelliği olmakla beraber; diş etleri, bademcik ve boğaz iltihaplarinda, ishal ve basurda kullanılmaktadır.
Brokoli : Kansere karşı bizi koruyan ve ömrümüzü uzatan müthiş bir sebze. Çok miktarda kalsiyum içerdiği için kemik erimesine birebir. Mineral ve demir eksikliğini gideren brokoli, vitamin deposudur. Brokoli tutkunlarında ender olarak bağırsak ve akciğer kanseri görülür, kalp dolaşım hastalıklarına da pek fazla rastlanmaz. Kadınlarda göğüs kanserini önler. Göğüs kanserine ve spinabifida hastalığına karşı etkili. Brokoli bol miktarda, göğüs kanseri riskini azaltan ‘indole’ adlı bir madde içeriyor. İndole, göğüs kanserine neden olan östrojen bozukluklarını engelliyor. Ayrıca brokolinin diğer bir özelliği de, spinabifida hastalığını (doğuştan belkemiğinde son omurun kapanmamış olması) önlemesi.
Buğday : Lifli gıdalar sağlıklı bir beslenmenin temelidir. Buğdayın dış kabuklarından elde edilen kepek de, genellikle mısır gevreği türü yiyeceklerle tüketilir. Kepekli buğday unundan yapılan kurabiye vb. bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar ve kabızlığı önler. Buğday tanesinin özü olağanüstü besleyicidir. Vücudun özümsediği kalsiyum, demir ve çinko burada depolanır. Besin değeri, potansiyel olarak yulaf ve mısırdan daha yüksek olan buğday, bağırsak ve rektum kanserini önleyici faktörler içerir. Ama, yulaf ve mısıra kıyasla sindirimi biraz daha zordur.

Ceviz : Yaprakları ve kabuklarıyla hazırlanan ilaçlar kanı temizler, kansızlığı giderir. İshal ve dizanteriyi keser. Verem ve şeker hastalığında hem besleyici, hem de tedavi edicidir. Saç ve elleri boyamakta da kullanılır. Bitki bilimcilere göre bol miktarda A, B1, B2, C, E ve K vitaminleri ile Chinon Juglon adlı aktif madde içeren cevizin hem içi, hem ağacının kabukları hem de yaprakları pek çok sağlık sorununa iyi geliyor. Her sabah kahvaltıda bir miktar ceviz içi yenmesinin zekayı geliştirdiğini belirten uzmanlar, yeşil ceviz meyvelerinin kabukları kaynatılarak içildiğinde erkeklerde cinsel gücü artırdığını belirtti. Vücudu besleyip güçlendiren cevizin yararlarından bazıları şöyle sıralanıyor: • Nasırlar üzerine konulan ceviz yağı zamanla bunların yok olmasını sağlar. • Taze dalların kabukları ve meyvelerinin kabukları ile karıştırılıp kaynatılarak elde edilen sıvı mideyi kuvvetlendirir. • Ceviz yapraklarından yapılan çay iştah açar, mideyi kuvvetlendirir, boğaz hastalıklarına iyi gelir. • Bir miktar ceviz yaprağı banyo suyuna karıştırılırsa cilt hastalıklarına iyi gelir. • Ceviz yaprakları pişirilerek çıbanların üzerine sarılırsa iyileşmesini sağlar. • Ceviz yağı yüz lekelerinin üzerine sürülüp masaj yapılırsa lekeler yok olur.
Ceviz yağı : Juglandis regiae Müshil ve safra artırıcı olarak kullanılır.
Civan Perçemi (Binbir yaprak otu, Kandil Çiçeği) : Bitkinin kullanılan kısmı, yapraklı ve çiçekli dallarıdır. Dallar ve çiçekler henüz tamamen açılmadan toplanır ve gölgede kurutulur. Bitkinin bu kısımları uçucu yağ, sabit yağ ve acı glikozit maddelerini ihtiva ederler. Kuvvet verici, uyarıcı, idrar ve gaz söktürücüdür. İçersindeki Sincolden dolayı antiseptik, balgam söktürücü ve midevidir. Yara iyi edici bir özelliği vardır. Basurda sulu hulasası fitil halinde verilir.
Çakşırotu kökü : Ferulae meifoliae Cinsel kudreti artırıcı olarak etkilidir.
Çamfıstığı : Bronşit, verem, akciğer hastalıklarının çabuk iyileşmesine yardımcı olur. Ruhi çöküntüyü giderir. Kalp hastalıklarında da faydalıdır.
Çamsakızı : Terebenthina Communis Solunum ve idrar yolları hastalıklarında kullanılan etkili bir antiseptiktir.
Çamtere-Bentin yağı : Oleum Terebinthinae Neft yağı olarak da tanınır. Hari- cen romatizma ağrılarını giderici ve saçları besleyici olarak kullanılır
Çekem : Fructus Visci albi Kabız, idrar artırıcı, kusturucu, kuvvet verici ve tansiyon düşürücü etkileri vardır. Romatizma ağrılarında kullanılır.
Çemen : Balgam söktürür. Vücuda rahatlık verir.
Çiğdem (Mahmur Çiçeği) : Bitkinin kullanılan kısmı tohumları ve yumrusudur. İdrar söktürür, Kabızlığı giderir. Kesinlikle tavsiye edilen miktardan fazla kullanılmamalıdır. Çiğdem tohumu ve yumrusundan hazırlanan preparatlar uzun zamandan beri damla hastalığına karşı kullanılmaktadır. Daha çok ziraatta kullanılır.
Çilek : Körpe ve bol sulu çilekler sistemi temizliyor. Cilt sorunları olanlar için de iyi bir meyvedir. Böbrek, idrar yolları ve bağırsak sorunları için de birebirdir. Ayrıca diş etlerini güçlendiriyor, dişlerdeki tartarı önlüyor, ağız kokularını ve boğaz ağrılarını gideriyor. Çilekte yüksek oranda C vitamini bulunduğu gibi, yüksek tansiyon ve kolesterolü düşüren maddeler içeriyor. Çilek C vitamini ihtiyacını karşılar. Ayrıca bol miktarda potasyum içerir ve lifli besinler arasında önemli bir yer tutar. Diyabetli hastalar, çileğe şeker ilave etmemek şaartıyla bu meyveyi bol bol yiyebilirler.
Çörekotu : İştah açar. Vücuda kuvvet ve dinçlik verir. Hazmı kolaylaştırır. Mide ve bağırsak gazlarını söker. Koklanacak olursa baş ağrısını keser.
Çörekotu yağı : Nigellae sativae Haricen saç dökülmesi ve kepeğe karşı kullanılır.
Çöven kökü : Radix Saponariae albae Tedavide nadiren kullanılır. Bilhassa tahin helvası yapımında kullanılır. İdrar ve balgam söktürücüdür.
Dağçayı : Sideritis Uyarıcı, gaz söktürücü, iştah açıcı ve mide ağrılarını kesici özelliklere sahiptirler.
Defne : Terletir, ateşi düşürür. Vücuda rahatlık verir. İdrar ve adet söktürür. İştah açar. Sinir ağrılarını dindirir
Defne yağı : Lauri expressum Romatizma ağrılarını dindirici ve vücut parazitlerini öldürücüdür. Ayrıca, saç dökülmesini de önler.
Defne yaprağı : Folium Lauri Terletici, antiseptik ve midevi etkilere sahiptir.
Demirhindi : Pulpa Tamarindorum Müshil ve müleyyin bir etkiye sahiptir. Hiçbir tahriş edici etkisi yoktur.
Deniz Kadayıfı : Solunum ve hazım sistemi nezlelerini giderir. Vücudu besleyici olarak da kullanılır.
Deniz Yosunu : Metabolizmanın işleyişini hızlandırıyor. Troid hormonundaki dengesizlikleri engellen maddelir içeren su yosunu, metabolizmayı hızlandırıyor. Ayrıca, B vitamini, kalsiyum ve çinko içeren yosun; deriye, tırnaklara ve saça karşı etkili.
Dereotu : Bitkinin kullanılan kısmı meyveleridir. Meyveler eylül sonunda toplanır ve gölgede kurutulur. Meyvelerinde sâbit ve uçucu yağ, pektin ve azotlu bileşikler vardır. Meyveler yatıştırıcı, mide ve bağırsak gazlarını önleyici olarak kullanılır. Hazımsızlık ve hıçkırığa tesiri iyidir. Yaprakları da yemek ve salatalarda kullanılır.
Deve çökerten : Fructus Tribuli Taş düşürücü, idrar söktürücü ve kuvvet verici olarak kullanılmaktadır.
Devedikeni : Ateş düşürür. Terletir ve vücuda rahatlık verir.
Domates : Kanserden koruyucu ve yaşlanmayı zihinsel ve bedensel olarak yavaşlatıcı bir sebze. C ve E vitaminleri içerir. Domates zengin bir potasyum kaynağıdır ve çok az miktarda tuz bulunur. Yüksek kan basıncını düşürmeye yardımcı olur ve vücudun su tutmasını engeller. Kalp hastalıklarına ve prostat kanserine karşı etkili. ‘Beta karotin’e yakın olan likopen içeriyor. Likopen vücudu kalp hastalıklarına karşı koruyan maddeler arasında yer alıyor. Araştırmalar domatesin prostat kanseri riskini azalttığını gösterdi. Haftada en az iki kez domates yiyen erkeklerin, diğerlerine oranla prostat kanserine yakalanma riskleri az
Dut : Beyaz dut yaprakları idrar söktürür. Vücutta biriken suyu boşaltır. Aç karnına yenen beyaz dut bağırsak solucanlarını söktürür.
Dut meyvası : Fructus Mori nigri Meyvalardan hazırlanan şurup, gargara halinde, ağız ve boğaz hastalıklarına (pamukçuk) karşı kullanılır.
Düğün Çiçeği : Kavak merhemi ile birlikte hâricen basura karşı verilmektedir.
Ebegümeci : Göğsü yumuşatır. Öksürük keser. Mide bulantısı ve kusmaları önler. Ateşi düşürüp vücuda rahatlık verir. Boğaz ve bademcik iltihaplarını giderir. Dişeti hastalıklarını tedavi eder.
Eğir kökü : Rhizoma Calami aromatici Gaz söktürücü, terletici ve antispazmotiktir. Dahilen Prostat, haricen ise romatizma için kullanılır.
Eğreltiotu : Barsak parazitlerine karşı çok eski târihlerden beri kullanılmaktadır. Toz veya hulasa hâlinde alınır. Tavsiye edilen miktardan fazla alınmamalıdır.
Elma : Günde bir elma yemek doktoru evinizden uzak tutar. İki elma yerseniz, kalp ve dolaşım sorunlarına karşı korunmuş olursunuz. Kolesterolü yok eder ve kabızlığı önler. Sindirimi kolaylaştırır. Kokusu rahatlatır ve kan basıncını düşürür. Artrit, romatizma ve gut hastalıklarına karşı da yararlıdır.
Enginar : Kandaki üre ve kolesterolü düşürür. İdrar söktürür. Kandaki şeker miktarını ayarlar. Damar sertliği ve kalp hastalıklarını önler. Böbrekteki kumların dökülmesine yardımcı olur. Prostat, meme ve rahim ağzı kanserine karşı iyi gelir. Enginarın içinde bulunan Silymarin maddesinin, hücrelerin hasar görmesini engellediğine işaret eden araştırmacılar, ayrıca Silymarin maddesinin, prostat, meme ve rahim ağzı kanserini önleme konusunda da etkili olduğunu belirtti. Enginarın içinde, fiber, magnezyum, folate ve C vitamini bulunduğu, bu sebzeyi bol miktarda tüketenlerin, bulundukları yaşın daha altında gösterdikler.
Fesleğen : Öksürüğü keser. Baş dönmesini durdurur. Arı sokmasında faydalıdır. Ağız yaralarını tedavi eder. Fesleğen kokusu, sivrisinek ve tahtakurusu gibi haşaratları kaçırır.
Fındık : Bedeni ve zihni yorgunluğu giderir. Vücuda kuvvet verir. Nekahat devresinin çabuk geçmesini sağlar.
Funda ( Süpürge Otu) : Bâzı türlerinin dalları ipek böcekçiliğinde askı olarak kullanılır. Dalları çalı süpürgesi yapımında, ayrıca yakacak olarak kullanılır. Genel olarak idrar yolları taşlarına karşı idrar söktürücü olarak kullanılır. Funda ayrıca, ishal ve böbrek taşları tedavisinde kullanılır. Zeytinyağı ile hazırlanan merhemi çıban ve egzamada faydalıdır. Zayıflamak için de kullanıldığı bilinmektedir.
Gelincik : Nefes darlığı, astım ve bronşitte rahatlık verir. Kan tükürme ve kusmayı önler. Yanıkları iyileştirir.
Ginseng : Ginseng Kalp kuvvetlendirici ve yorgunluğu gidericidir. Cinsel gücü artırıcı etkileri vardır.
Greyfurt : C vitamini bakımından çok zengindir. Yarım greyfurt günlük C vitamini ihtiyacının yüzde altmışını sağlar. Kolesterol oranını düşüren pektin maddesi bulunur. Kansere karşı koruyucu özellik taşır. İştah açar.
Gül : Gülden gülyağı ve gülsuyu elde edilir. Gülyağı kozmetik ve parfümeride kullanılır.Gülyağının antiseptik (mikrop öldürücü) etkisi vardır. Boğaz ve bademcik iltihaplarını giderir. Göz kanlanmaları ve göz nezlesinde etkilidir. Dâhilen ise hafif müshil etkilidir. Gülsuyu ve gül reçelleri halk arasında yaygın olarak kullanılır.
Gülhatmi : Balgam söktürür. Vücuda rahatlık verir. Nezle ve öksürükten kaynaklanan şikayetleri giderir. Boğaz, bademcik ve diş eti iltihaplarında kullanılır. Barsak iltihaplarında etkilidir.
Günlük : Gummi Olibanum Dahilen kuvvet verici, yatıştırıcı, kabız, idrar artırıcı, adet söktürücü, adet getirici ve romatizma ağrılarını dindiricidir.
Günlük Ağacı : Ağacın yongaları kurutulur, günlük ve buhur olarak kullanılır. Nefes darlığını giderir. Tütsü olarak kullanılır.
Güzelavratotu : Ağrı kesici ilaç yapımında kullanılır. Ayrıca, mide, barsak, astım, kalp, sinir ve beyin hastalıklarının tedavisi için yapılan ilaçlarda da kullanılmaktadır.
Halile ( Kara sarı) : Fructus Myrobalani Sarı halile müshil, Kara halile ise kabız olarak kullanılır. Haricen ise yara iyileştiricidir.
Hanımeli : Tıpta yaprakları gargara yapmak için, çiçekleri antispazmodik olarak, meyveleri de idrar söktürücü ve kusturucu olarak kullanılır.
Hardal tohumu : Sinapis nigrae Haricen lapası, yakısı ve banyosu yapılir. Kanı cilde toplamak ve ağrı kesmek için kullanılır.
Haşhaş : Bitkinin kullanılan kısımları ham meyvelerinin çizilmesi ile elde edilen afyon, kurutulmuş ham meyveler, yapraklar, tohumları ve tohumlarından elde edilen yağıdır.Bilhassa hâricen kullanılan bâzı merhemlerin bileşimine girer ve ağrı dindiricidir.Bileşiminde toplanma zamanına göre değişen afyon alkaloitleri vardır. Harici ağrı dindirici olarak, özellikle diş hekimliğinde kullanılır. Tohumlarının yağı ise, tohumları soğukta tazyik edilmesi sûretiyle elde edilen yağdır. Soğukta elde edilen yağın bileşiminde asitler az, sıcakta elde edilen yağın ise asitleri fazladır. Soğukta elde edilen yağ, bâzı merhemlerin bileşimine girer. Sıcakta elde edilen yağ, yemek yağı ve sanayide sabun yapımında kullanılır. İçerdiği zehirli maddeli dolayısıyla, hekim kontrolü ve tavsiyesi olmadan kesinlikle kullanılmamalıdır.
Hatmi : Ağız, boğaz ve dişeti iltihaplarını iyileştirir. Bağırsak iltihaplarını giderir.
Hatmi çiçeği : Flos Altheae Göğüs yumuşatıcı ve tahrişleri gidericidir.
Havacıva : Radix Alkannae Kabız ve yara iyileştiricidir.
Havuç : Haftada beş kere yendiği takdirde Harvard’ın araştırmalarına göre kadınlarda kalp enfarktüsünü, felç tehlikesini yüzde 68 oranında azaltıyor. Günde iki havucun erkeklerde kandaki kolesterolü yüzde 10 oranında azalttığı görülmüştür. Her gün yenen bir havuç da akciğer kanseri tehlikesini yarıya indiriyor. Havuçtaki Beta-Karotin de gözleri yaşlılığın getirdiği görme zayıflığından koruyor ve bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor. Mide ve bağırsak kanamalarını önler, kansızlığı giderir, anne sütünü arttırır, yüz ve boyun kırışıklıklarını giderir, idrar ve bağırsak gazlarını söktürür, ülserdeki şikayetleri giderir. Kansere karşı etkili olduğu gibi cildin kurumasını da engelliyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Beta karotin (kansere neden olan serbest radikallari durduruyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor) içeren havucun en büyük özelliklerinden biri içerdiği bu maddenin cildin kurumasını engelleyen A vitaminine dönüşebilmesi.
Havuç tohumu : Dauci carotae Midevi, gaz söktürücü, gebeliği önleyici ve cinsel gücü artırıcıdır.
Hayıt : İdrar söktürür. Sancıları keser. Aybaşı kanamalarını düzenler. Anne sütünü artırır. Hazımsızlığı giderir. Karın ağrısı ve ishali keser. Ayak şişlerini indirir. Akrep ve arı sokmalarında kullanılır.
Hayıt tohumu : Agni-Casti idrar artırıcı, gaz söktürücü ve yatıştırıcıdır.
Hindistancevizi : İdrar söktürür. Böbreklerdeki kum ve taşların düşürülmesine yardımcı olur. Mide ağrılarını giderir.
Hint yağı : Oleum Ricini İnce barsak üzerinde etkili olan ve tahriş yapmayan bir müshildir
Hodan : Bitkinin çiçekleri ve yaprakları kullanılır. Fazla miktarda müsilaj, reçine, mâdenî tuzlar taşır. Yapraklar ve çiçekler ter verici, idrar ve balgam söktürücüdür. Boğaz ağrılarına ve öksürüğe karsı kullanılır.
Hurma : Kalbimizin yeni dostu bulundu: Hurma Bugüne dek kalp ve damar hastalıklarından korunmada elmanın sihirli gücü biliniyordu. İsrailli bilimadamları kalbin gerçek dostunun hurma olduğunu kanıtladı. İsrailli bilim adamları, hurmanın, kalp ve damar hastalıklarından korunmak için önerilen elmadan daha etkili olduğunu açıkladılar. İsrail’de yapılan bir araştırmada, elma ve hurmanın yararları karşılaştırıldı. Hurmanın lif, mineral ve fenol açısından zengin olduğunu söyleyen bilim adamları, elmada daha fazla bakır ve çinko bulunduğunu, buna karşılık hurmada sodyum, potasyum, magnezyum, kalsiyum ve demir miktarlarının elmadan iki kat fazla olduğunu belirttiler. Bilim adamları, düzenli yenilmesi halinde kalp ve damar hastalıkları riskini azaltan bu meyvelerin içindeki yararlı maddelerin daha çok kabuklarında bulunduğunu kaydettiler.
Hünnap : Jujubae Göğüs yumuşatıcı, öksürük kesici, müshil ve kan temizleyicidir. Şeker hastalığına karşı da kullanılır.
Hüsnüyusuf : Mide üşütmesinden doğan şikayetleri giderir. İktidarsızlıkta da faydalıdır.
Ihlamur : Ihlamur çiçeği yatıştırıcı, idrar verici, göğüs yumuşatıcı ve balgam söktürücü olarak çay halinde kullanılır.Ihlamur çiçeği banyosunun da yatıştırıcı bir özelliği vardır. Balla karıştırılıp içilirse mide ülserine faydalıdır. Kan dolaşımını düzenler.
Isırgan : Dıştan tatbik edildiği zaman iç organlarda biriken kanı çeker. Burun kanamalarını keser. Balgam söktürür.
Ispanak : Kalp hastalıklarına, felce, yüksek tansiyona, yaşlılığın getirdiği göz hastalıklarına, kansere, hatta psişik rahatsızlıklara karşı da etkili bir sebze. Göz hastalıklarına ve derideki lekelenmelere karşı etkili. Ispanak içerdiği iki kimyasal madde sayesinde görme bozukluklarına karşı etkili. Haftada 6 kez ıspanak yiyenlerin yüzde 86 oranında yaşın ilerlemesiyle birlikte ortaya çıkan derideki lekelenmeler gibi bir sorunlarının olmayacağını gösteriyor. Ayrıca yaşla birlikte ortaya çıkan göz hastalıklarına karşı da etkili. Bir porsiyon ıspanak, günlük demir ihtiyacımızın onda birini karşılıyor.
İğde çiçeği : Flos Elaeagni Kabız, kuvvet verici ve antiseptiktir. C vitamini deposudur. Gribe karşı etkilidir.
İncir : Bağırsakları yumuşatır. Kabızlığı giderir. Bronşit, öksürük ve boğaz ağrılarında faydalıdır. Enerji verir.
Kabak : Tohumları (çekirdekleri) tenya ve kurt düşürücü olarak bilhassa çocuklarda kullanılmaktadır. Tohumlar diş kabuklarından ayrılarak dövülür, şekerle karıştırılarak verilebilir. Ortalama doz çocuklarda 40 gr büyüklerde takriben 100 gr’dir. Kabak çok besleyici özelliktedir C ve B1 vitamini ihtiva eder. Pişirilen etli kısmı yiyecekten başka çıban ve şiş yerlere lapa olarak da tatbik edilir.
Kafur : Camphora Sinir sistemi, solunum ve kalp üzerinde uyarıcı etkileri vardır.
Kahve : Kahvede kafein alkoliti vardır.Kafeinin az miktarının damarları genişletmek sûretiyle uyarıcı etkisi vardır.Kalbi kuvvetlendirir, sindirimi kolaylaştırır, böbrek damarlarını genişleterek idrarı çoğaltır, solunumu hızlandırır. Kanı beyne çekerek, beynin faaliyetini arttırır ve narkotiklerle zehirlenmelere karşı kullanılır. Fazla miktarda alındığında uyarıcı etki fazlalaşır, kalbin çarpıntısını arttırır, kulakların uğuldamasına sebep olur.
Kakao : Kafeinden dolayı kahvede olduğu gibi yatıştırıcı ve uyarıcı etkisi vardır. Az miktarı kalbi kuvvetlendirir, sindirimi kolaylaştırır, idrar söktürür. Fazla miktarı zararlıdır.
Kakao yağı : Oleum cacao Basur memelerini, kadınların göğüslerindeki yara ve çatlakları yumuşatmak için haricen kullanılır.
Kakule : Cardamomi İştah açıcı, gaz söktürücü ve midevi etkilere sahiptir. Kahveye konur.
Kantaron : Çayı kuvvet verici, iştah açıcı, ateş düşürücü ve hazmı kolaylaştırıcı olarak verilir. Ayrıca astım ve mide ağrılarında da faydalı olduğu bilinir.
Karabaş Otu : Ağrıları dindirir. Kalbe kuvvet verir. Balgam söker. Uyuşukluk giderir, zindelik verir.
Karabaş yağı : Lavandulae Romanae Haricen ve dahilen antiseptik olarak kullanılır.
Karabiber : Mideyi ısıtır. iştah açar. Hazmı kolaylaştırır. Mide ve barsaklardaki mikropları öldürür. Enerji verir. Afrodizyak özelliği vardır.
Karanfil : Mikropları öldürür. Ağrıları dindirir. Sinirleri uyarır. Hazmı kolaylaştırır. Koku giderir. İştah açar.
Karanfil yağı : Oleum Caryophylli Dişhekimliğinde antiseptik ve ağrı kesici olarak, dahilen ise gaz söktürücü olarak kullanılır.
Karnabahar : Zihin yorgunluğunu giderir. Afrodizyak özelliği vardır. Sinirleri kuvvetlendirir. İdrar söktürür. Dalak hastalıklarına iyi gelir. Şeker hastalarına faydalı olduğu bilinir.
Karpuz : Vücuttaki toksinleri temizler ve böbrekteki kumları eriterek sıhhat ve zindelik kazandırır. Ayrıca kemik gelişimine de yardımcı olur.
Kasımpatı : Böcek öldürücü ilaç yapılır.
Katırtırnağı : İdrar ve balgam söktürür. Hazmı kolaylaştırır. Böbrek ve safrakesesi taşlarının düşürülmesine yardım eder. Mesane hastalıklarını tedavi eder. Romatizmada faydalıdır. Kabızlığı giderir. Kalp hastalıklarında kullanılır.
Kavun : Kavun meyve olarak çok yenildiği gibi tohumları (çekirdekleri) de tıbbî olarak kullanılmaktadır. Olgun kavunların çekirdekleri kurutulur. Çekirdekler halk tabâbetinde öksürüğe karşı (çekirdekleri suda, suyu yarıya ininceye kadar kaynatılıp içilmesiyle) kullanılır. Ayrıca kavun, sinirleri yatıştırır, böbreklerdeki kanı temizler, taşların düşürülmesine yardımcı olur. Barsaklarda ülser ya da iltihab olanlarla, şeker hastaları ve yüksek tansiyonu olanlar yememelidir.
Kayın Ağacı : Avrupa kayınının tohumlarından elde edilen yağ, yemek yağı olarak margarin endüstrisinde kullanılır. Kayın katranının distilasyonundan antiseptik olarak kullanılan kreozot elde edilir. Bu da dıştan romatizma ve deri hastalıklarına karşı kullanılır. Kabuklarının suda kaynatılmasıyla elde edilen su yüz lekeleri ve çilleri giderir.
Kayısı : Çekirdeklerinden yağ elde edilir. Etli meyvesi şeker, organik asitler ve C vitamini ihtivâ etmesi bakımından önemlidir. Çekirdek içinden elde edilen yağ badem yağı yerine, yaprakları derelerde balıkları sersemleterek tutmak için kullanılır.
Kaynanadili : Dizanteri ve ishali giderir.
Kebabiye : Cubebae Solunum sistemi antiseptiğidir. Belsoğukluğunda kullanılır.
Keçiboynuzu : Olgun meyveleri gıda olarak kullanılır. Kuru meyvelerin temizlenmiş unu bilhassa süt çocuklarının mide ve barsak bozukluklarında kullanılır. Ayrıca göğsü yumuşatır ve balgam söker. Sigara tiryakileri için faydalıdır.
Kekik : Bedeni kuvvetlendirir. Hazmı kolaylaştırır. Kalp çarpıntısını keser. Bağırsak iltihaplarını iyileştirir. Bağırsak solucanlarının düşürülmesine yardım eder. Kandaki şeker miktarını azaltır.
Kekik yağı : Oleum Thymi Dahilen safra artırıcı, kurt düşürücü ve ağrı dindirici, haricen ise antiseptik olarak kullanılır.
Kenevir : Merkezî sinir sistemine etki eder, yatıştırıcı ve uyuşturucudur. Hazım sistemine pek tesiri yoktur.
Kereviz : Kerevizde B vitamini, demir ve kireç vardır. Kereviz unutkanlığı ve sinir yorgunluğunu giderir, idrar söker, böbrek taş ve kumlarının düşürülmesine yardım eder, kan ve süt yapar, karaciğeri temizler. Şeker, yüksek tansiyon ve romatizma da da faydalıdır.
Kereviz tohumu : Apii graveolentus Uyarıcı ve iştah açıcıdır. Prostat için kullanılır.
Kestane : Kabuklarının suda kaynatılması ile elde edilen çay, ateş düşürür ve sinirleri yatıştırır. Meyvesi kasları kuvvetlendirir. Kan dolaşımını düzenler. Varis ve basur memelerinin meydana gelmesini önler. Karaciğer yorgunluğu ve şişliğini geçirir. Kansızlığı giderir. Damar sertliği ve yüksek tansiyondan şikayet edenlerle, şeker hastaları yememelidir.
Keten tohumu : Semen Lini Müshil, sindirim sistemi iltihapları ve tahrişlerine karşı koruyucudur.
Keten yağı : Oleum Lini Bezir yağı olarak bilinir. Yara ve yanık tedavisinde kullanılır.
Kına Ağacı : Ayak terlemesine engel olur. Dolamada kullanılır. Uyuz ve egzamaya iyi gelir. Guatrın üzerine bağlanırsa fayda görülür. Ağız yaraları ve deri çatlaklarını tedavi eder, saçları besler ve kuvvetlendirir.
Kınakına : Ateş düşürür. Sıtmayı tedavi eder. Tifoda faydalıdır. Ağır ve mikrobik hastalıkların nekahat devresini kısaltır. Cilt kaşıntılarında faydalıdır. İştah açar. Kuvvet verir. Kabızlığı giderir.
Kısa mahmut : Chamaedrys midevi, uyarıcı, şeker hastalığına karşı etkilidir.
Kızılcık : Kızılcık meyvelerinden ezme, marmelat, meyve suyu yapılır. Kabız edici özelliği vardır. Gıdâ olarak istifâde edildiği gibi kabukları ateş düşürücü olarak kullanılır.
Kiraz : Aspirin yerine kiraz Kiraz yemek ağrıların dindirilmesinde aspirinden çok daha etkili oluyor. Michigan eyaletinde yaşayanlar, bu yörede çok yetiştiğinden, bol bol kiraz yiyorlar. Kimileri bu meyvenin gut ve mafsal iltihabından kaynaklanan ağrılara birebir olduğunu ileri sürüyor. Michigan Eyalet Üniversitesi’nden Muraleedharan Nair kirazda bulunan ve ”antosiyanin” olarak bilinen kırmızı renkteki kimyasalların bu etkiyi yaratabileceğine dikkat çekiyor. Nair ve ekibi genelde uygulanana deneylerden yararlanarak söz konusu belişimlerin aspirin ve ibuprofen gibi ağrı kesicilerde bulunan enzimleri içerip içermediğini araştırdı. Ardından kimyasalların serbest radikallerin zararlı etkilerini yok edici özelliklerini inceleyerek bunları vitaminlerle karşılaştırdı. Sonuçta, 20 kirazda 12-25 miligram arasında antosiyanin bulunduğu ve bu maddenin ağrı kesici etkisinin aspirinden on kat daha fazla olduğu görüldü. Kirazda bulunan antosiyanin maddesinin E ve Ca vitaminlerine benzer antioksidan etkiler yarattığına da tanık olundu. Nair’e göre, günde 20 kiraz yemek bir aspirin almakla özdeş etki yaratıyor. Nair kirazdaki antosiyaninin tablete dönüştürülmesine çalışıyor.
Kişniş : İştah açıcı, barsak gazlarını giderici, teskin edici, bas dönmesine karşı kullanılır.Fazlası zararlıdır.
Kitre : Tragacantha Boğaz hastalıkları ve iltihaplarında koruyucudur.
Kivi : Bir kivide, bir portakalda olan C vitamininin iki katı vardır. Potasyum bakımından da zengindirler. Sindirimi kolaylaştırır ve kabızlığı önler.
Kudret narı : Momordicae charantiae Mide ve barsak ülserine karşı dahilen kullanılır. Yara, çıban ve ekzemalarda haricen kullanılır.
Kuşburnu : Çok yoğun vitamin zenginliği nedeniyle gözlerin dostudur. Vücuda dirilik sağlar. 100 gram kuşburnunda bir sandık portakala eşdeğer C vitamini vardır. İyi bir raşitizm ilacı, etkin bir kan temizleyicisidir. Güçlü bir kurt düşürücü ve bağırsak yumuşatıcısıdır. Mide kramplarına ve sindirim sistemi zorluklarına karşı faydalıdır. Romatizma ağrılarını gideriyor. Basur tedavisinde iyi sonuç veriyor.
Kuşkonmaz : Hazımsızlığa karşı etkili. Antitoksit maddeler içeren bu sebze böbreği toksinlerden arıtıyor ve besinlerin hazmedilmesini kolaylaştırıyor
Lahana : Kansere karşı etkili olduğu bilinen sebzelerin başında gelir. Bol miktarda B, C ve E vitamini, potasyum içerir. Özellikle meme ve rahim kanserine karşı etkilidir. Vücutta biriken zehirli maddelerin atılmasını sağlar. Kandaki şeker miktarını düşürür. Sarılık ve safra kesesi hastalıkları için iyidir. Astıma faydalıdır. Bağırsak kanserine karşı etkili. Lahana kanser hücrelerinin üremesini engelleyen kimyasal bir madde (isotiocyanates) içeriyor. ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, haftada bir gün lahana yiyenlerin bağırsak kanseri olma riskleri üçte iki oranında azalıyor.
Lavanta : Lavanta çiçeği, kuvvet verici, idrar söktürücü ve romatizmaya karşı çay hâlinde kullanılır. Çok iyi bir koku vericidir. Hâricen yatıştırıcı olarak da kullanılır. Parfümeri sanâyiinde kullanılan önemli bir bitkidir.
Limon yağı : Oleum Limonis Uyarıcı ve koku verici olarak kullanılmaktadır.
Mahlep : Pruni mahaleb Afrodizyak, balgam söktürücü, nefes darlığı ve prostat için, ayrıca şeker hastalığına karşı kullanılır.
Mantar : Bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Özellikle Çinliler’in ilaç niyetine yedikleri bu sebze, bünyeyi hastalıklara karşı koruyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor.
Marul : Kemik erimesine karşı etkili. Sütten bile daha fazla kalsiyum içeren bu sebze, kemikleri güçlendirmesi açısından bir numara. 100 gramında, küçük bir bardak sütün içinde bulunan kalsiyumdan daha fazlasına sahip. Bu miktar günlük kalsiyum ihtiyacının dörtte birine tekabül ediyor.
Maydanoz : Salata ve yemeklerin süsü maydanozun nerdeyse deva olmadığı dert yok gibi.. A ve C vitamini ile demir, kükürt, fosfos ve mangan elementleri deposu olan maydanoz sindirimi kolaylaştırıyor, böbrek taşlarını düşürüyor, görme gücünü ve anne sütünü artırıyor. Bir demir deposudur. Genellikle taze yenen maydanozda, kalsiyum, potasyum ve A vitamini vardır. Bir tutam maydanoz, günlük C vitamini ihtiyacının çoğunu karşılar. Böbrekleri çalıştırarak idrar getirir ve taşları düşürüyor , kan şekerini normal seviyede tutar ve kansere karşı da koruyucudur. Yatmadan evvel yenildiğinde sabahları tatlı bir nefesle uyanmamızı sağlar. Anne sütünü artırır. Vücuttaki zehirli maddeleri dışarı atar. Görme gücünü artıyor, kaynatılıp içiildiğinde ve cilde bu suyla pansuman yapıldığında sivilcelere iyi geliyor. Kaynatılan maydanozun suyu gözlere pansuman yapıldığında gözdeki iltihaplanmaları önlüyor ve yanmayı geçiriyor. Kaynatılıp sirke ile saçlar yıkandığında saçların uzaması ve kuvvetlenmesini sağlıyor..
Mazı : Yaprakları siğilleri yok etmekte kullanılır. Kozalağından barsak kurdu düşürücü ilaç yapılır. Gebe kalmayı önlemek için kullanılır. Bazı zehirlenmelerde panzehir olarak kullanıldığı bilinir. Basur memelerinde de faydalıdır.
Melekotu : Kan dolaşımını düzenler. Terletir. Kurutulmuş melekotu dövülüp başa sürülecek olursa bitleri öldürür. Astım nöbetlerine faydalıdır.
Melissa : Yapraklar yatıştırıcı, mîdevî, gaz söktürücü, terletici ve antiseptik etkilere sâhiptir. Huzursuzluk ve sıkıntıları giderir. Hafıza zayıflığına faydalıdır. Baş dönmesi ve kulak çınlaması gibi şikayetleri keser. Hazımsızlık, baş ağrısı ve migrende de faydalıdır. Daha çok çay hâlinde kullanılır.
Menekşe : Bitkinin çiçekli dalları idrar söktürücü, bâzı deri hastalıklarında kan temizleyici olarak ve romatizmaya karşı kullanılır.
Menengiç : Terebinthina Chia Dahilen idrar ve solunum yolları antiseptiği olarak kullanılır.
Mersin : Meyveleri yemiş olarak, kabızlık giderici ve antiseptik olarak kullanılır.
Mersin yağı : Oleum Myrti Dahilen bronşit, verem ve belsoğukluğu gibi hastalıkların tedavisinde ve şeker hastalığına karşı kullanılmaktadır.
Meyankökü : Grip, nezle, anjin ve nefes darlığına faydalıdır. Öksürük ve balgam söktürür. Yüksek tansiyonu düşürür.
Mısır : Yüzde 18.3 gibi yüksek oranda lif içeriyor. Mısırın içeriğindeki yüksek karbonhidrat, enerji seviyenizi yükseltir. İçinde protein, kalsiyum, demir, fosfor, A ve B2 vitaminleri bulunur.
Mısır püskülü : Stylus Maydis İdrar söktürücü ve taş düşürücüdür.
Mine Çiçeği (Güvercin otu) : Tıbbî olarak, kabız edici, teskin edici etkisi vardır. Baş ve mafsal ağrılarını dindirir. Yorgunluğu ve uykusuzluğu giderir.
Muskat : Myristicae Gaz söktürücü ve antiseptik olarak bilhassa karın ağrıları için kullanılır.
Muz : Folik asit, potasyum ve B6 vitamini bakımından son derece zengin bir meyvedir. Potasyum krampları önler.
Mürsafi : Gummi Myrrihae Antiseptik ve uyarıcıdır. Bilhassa solunum yolu hastalıklarına karşı kullanılır.
Nane : Yapraklari çay hâlinde yatıştırıcı, mîdevî, gaz söktürücü, bulantıyı giderici olarak kullanılır. Bunun yanında çeşitli ilâçların terkibinde kullanıldığı gibi, yaprakları çiğ veya kurutulmuş olarak yemeklere konur. Nâne esansı, çok miktarda zehir etkili olmasına karşılık az miktarı mîde ağrılarına ve bulantılara karşı kullanılabilir. Nâne uçucu yağı da oldukça fazla kullanılan bir yağdır.
Nane yağı : Menthae Piperitae Hafif antiseptik, ferahlatıcı, koku verici ve mide bulantılarını giderici olarak kullanılır.
Nar : Vücudu kuvvetlendirir. İshali keser. Burun poliplerine faydalıdır. Şerit düşürür. Kalbi kuvvetlendirir. Mide, bağırsak hastalığı olanlar, küçük çocuklar ve hamileler fazla kullanmamalıdır.
Nazarotu : Ekzama, basura karşı ve tütsü olarak kullanılır.
Nergis : Kusturucu ve ishal etkilidir. Kurutulmuş çiçekleri yatıştırıcı , müshil ve ateş düşürücü olarak çay hâlinde kullanlır.
Nilüfer : Kökleri kabız edicidir. Beyaz nilüferin çiçekleri, yatıştırıcı ve uyuşturucudur.
Nohut : Vücudu kuvvetlendirir. Anne sütünü arttırır.
Oğulotu : Folium Melissae Yatıştırıcı, midevi, terletici ve antiseptiktir.
Okaliptus : Özellikle solunum yolu hastalıklarında kullanılır.Öksürüğü keser, boğaz ve burun iltihaplarını giderir. İdrar yollarını temizler. Hâricen deri üzerine sürülmek sûretiyle antiseptik olarak da kullanılır. Ökaliptus yaprakları doğrudan doğruya kaynatılarak kullanıldığı gibi, yağının tıpta da pekçok faydaları vardır. İlâç olarak veya kaynatma ile buğu, koku hâlinde de kullanılır. Yapraklar nefes darlığı, kabız, balgam söktürücü olarak, haşere sokmalarına, her nevî ateşlenmeye, nezle, nevralji, bronşit, romatizma, şeker, üremi gibi hastalıklarda, yağ veya ekşitilerek sirke, toz sabun, pudra ve mâcun şeklinde kullanılır.
Okaliptüs yağı : Oleum Eucalypti Antiseptik olarak haricen kullanılır.
Ökseotu : Kalbin atışlarını arttırır. Damar kireçlenmelerinde faydalıdır. Sara ve akciğer kanamalarında kullanılır.
Pancar : Karaciğerin düzenli çalışmasını sağlar. Kansızlığı giderir. Şeker hastalığı ve vereme karşı korur. Mide ve barsakları kuvvetlendirir. Sinirleri yatıştırır.
Papatya : Çiçek durumu başları, çiçek açmadan önce toplanarak gölgede kurutulur.Çay hâlinde sabahları aç karnına bir bardak içilebilir. İdrar çoğaltıcı, iştah açıcı, yatıştırıcı ve gaz söktürücü etkilere sâhiptir. Basur memelerinde ağrı kesici, tedâvi edici etkiye sâhiptir. Boyar madde olarak da kullanılır.
Patates : Kızarmış yemezseniz kilo aldırmaz. Sindirimi kolaylaştırır, kabızlığı önler. Yorgunluğa karşı birebirdir. Bol miktarda C vitamini ve protein içerir. Halsizliğe karşı etkili. Vücuda enerji veren madde olan karbonhidrat içeren patates, C ve E vitaminleri ve beta karotin açısından en zengini. 100 gram patateste 80 kalori, 2 gram protein, 17 mg karbonhidrat, 7 mg kalsiyum, 53 mg fosfor, 20 mg C vitamini var. Yılın hiçbir zamanı bulmakta da güçlük çekmezsiniz. Her zaman söylenir, bir kez daha söylense sorun olmaz; patatesin besin değerinin büyük kısmı kabuğunda olduğundan soymak yerine özel bıçağı ile kazımak daha iyidir. Yine kabukları soyularak pişirilen patates C vitaminin yüzde 25’ini kaybediyor. Bu nedenle patatesi fırında kabuğuyla veya buharda ya da az suda pişirmek gerek.
Patlıcan : Kansızlığı giderir. Karaciger ve pankreasın düzenli çalışmasını sağlar. Kilo vermeye yardımcı olur. Böbrek yanmaları ve ağrılarını keser. Sinirleri yatıştırır. Kalp çarpıntılarını giderir. Cilt hastalıkları, şeker, mide, barsak ve karaciğer hastalıkları aşırı derecede olanlar yememelidir.
Pelinotu : Herba Absinthii Midevi, ateş düşürücü, adet getirici etkileri vardır.
Pırasa : İdrar söktürür. Mide rahatsızlığına iyi gelir. Kabızlığı giderir. Basur memeleri için faydalıdır. Böbreklerdeki kum ve taşların düşürülmesine yardımcı olur.
Portakal : Antioksidantlar ile dolu bir meyve. Kanseri önleyici olarak bilinen bütün maddeleri içeriyor. Ayrıca bol miktarda C vitamini içeriyor. Kilo almaya engel olur. Kandaki kolestorolü düşürür.Vucüdun C vitamini, potasyum, protein, B ve E vitaminleri ile kalp hastalıkları ve antikanserojen maddeler ile kanser riskini azaltıyor, kolestorolü düşürüyor
Rezene : Foeniculi Midevi, gaz söktürücü ve süt artırıcıdır.
Safran : Sinir sistemini uyarıcı, iştah açıcı, âdet söktürücü, koku ve renk verici olarak kullanılır.Fazla miktarda kullanılmamalıdır. Hamileler kesinlikle kullanmamalıdır.
Salatalık : Salatalığın kendisi ya da suyu cildimizi bir tonik kadar temizler. Salatalık kabızlığı önler, böbrek ve kalp hastalıklarında vücutta biriken suyun atılmasına yardımcıdır. Kalp hastalıkları ve enfeksiyonlara karşı etkili. Kükürt içeriyor ve bu madde vücudun enfeksiyonlara karşı dayanıklılığını artırdığı gibi, kolestrolü de düşürüyor.
Salep : Öksürük ve bronşite faydalıdır. Aybaşı kanamalarının düzenli olmasını sağlar. Zihni çalıştırma gücünü arttırır.
Sandalos : Sandaraca Haricen ve dahilen romatizma ağrılarını dindirici olarak etkilidir.
Sarı kantoron : Herba Hyperici Dahilen antispazmotik, kabız, yatıştırıcı, haricen ise antiseptik ve yara iyileştiricidir.
Sarısabır : Aloe Kalın barsağa etkili bir müshildir.
Semizotu : Mide ve barsak kanamalarında ve kanlı idrarda faydalıdır. Kanı temizler. Şeker hastalığında susuzluğu giderir. Uykusuzluk, sinir ve zihin yorgunluğunda faydalıdır.
Servi kozalağı : Cupressi Çocukların gece işemelerinde, haricen basura ve kokulu ayak terlemelerine karşı kullanılır.
Sığla yayı : Styrax Liquidus Haricen antiseptik, yara iyi edici ve anti paraziter olarak kullanılır.
Sinameki : Memleketimizde çok kullanılan müshil ilâcıdır. Kolit ve spastik kabızlıkta kullanılmaz.
Soğan Ve Sarımsak : Yüksek tansiyon ve kalp hastalığı tehlikesini azaltırlar. Soğan, mide kanserine yakalanma riskini; sarımsak da bağırsak kanserine yakalanma riskini azaltıyor. Sarımsağın mayasında bulunan maddeler hücrelerin zarar görmesini önleyerek, vücudu erken yaşlanmaya karşı koruyor. Antibiyotik ve nefes darlığını gideren bileşimler içeren sarımsak bağışıklık sistemini de kuvvetlendiriyor. Kalbe ve alerjik hastalıklara karşı etkili. Soğan içerdiği kimyasal maddelerle kalbimizi güçlendiriyor ve alerjik reaksiyonları engelliyor. Newcastle’da yapılan araştırmalar, düzenli bir şekilde soğan yiyenlerin damarlarının tıkanma riskinin azaldığını gösteriyor.
Soya : Uzun yaşamak isteyen herkes mutlaka soya tüketmelidir. Soya, içerisinde östrojen hormonuna benzer işlev gören ve bu hormonun etkilerini sulandıran bir madde içerir ve buda kadın bünyesi için son derece yararlıdır. Çünkü, hücre yenilenmesini hızlandıran östrojen hormonunun aşırı üretimi, göğüs, rahim ve boyun kanserine yakalanma riskini çok arttırır.
Sumak : Kabız edici, kan kesici, antiseptik etkili olup, ayrıca boğaz ve diş etleri hastalıklarında gargara hâlinde kullanılır. Sumak meyveleri de tanen, uçucu yağ ve organik asitler ihtivâ eder. Baharat olarak çok kullanılır.
Susam : Nefes darlığı ve bronşitte faydalıdır.
Susam yağı : Oleum Sesami Dahilen müshil olarak etkilidir. Şeker hastalığına karşı da kullanılır.
Şahtera : Herbe Fumariae İdrar artırıcı, yatıştırıcı, zayıflatıcı ve tansiyon düşürücüdür.
Şebboy : Tohumları kalp üzerine etkili bileşikler taşır.Ayrıca idrar söktürücü ve kabızlığı giderici etkisi vardır.
Şeftali : Çiçekleri kabızlığı giderir ve barsak solucanlarını düşürür. Meyvesi hazmı kolaylaştırır.İdrar yollarını temizler. Bol miktarda idrar söktürür. Basur memelerinden doğan şikayetleri giderir. Safra kesesi ve böbrekler için faydalıdır.
Şeytantersi : Gummi Asa foetida Sinir sistemi yatıştırıcısı, hazmı kolaylaştırıcı ve gaz söktürücüdür.
Taflan : Yapraklardan elde edilen taflan suyu öksürük dindirici olarak kullanılır.Taze meyveleriyse meyve olarak yenilmektedir. Kurutulmuş meyvelerinin tohumlarıysa şeker hastalığına karşı kullanılır.Tâze meyveleri taş düşürücü olarak da kullanılmaktadır.
Tarçın : Ruhi sıkıntıları giderir. Sürmenajda faydalıdır. Kalbi kuvvetlendirir. İştah açar, hazmı kolaylaştırır.
Tarçın yağı : Oleum Cinnamomi İştah açıcı ve midevi olarak dahilen kullanılır
Tere : İştah açar. Hazmı kolaylaştırır. Bronşları temizler, öksürük söktürür. İdrar söktürür, böbrekleri ve idrar yollarını temizler. Kanser, anemi ve lif hastalıklarına karşı etkili. Tere kanserle savaşan sebzelerin arasında olduğu gibi aynı zamanda en fazla kalsiyum, demir ve folik asit içerenlerin başında geeliyor. Tere gibi yeşil sebzeler yiyen kadınların, life ilişkin hastalıklara yakalanma riskleri daha az.
Turp : Böbreklerdeki mikropları öldürür. Kum ve taşların dökülmesine yardımcı olur. Karaciğer şişliğini indirir. Sarılıkta faydalıdır. Safra taşlarının düşürülmesine yardımcıdır. Romatizma, siyatik astım ve bronşite faydalıdır.
Üvez : Özellikle bir şeker olan üvez şeker hastaları rejimi için iyi bir tatlandırıcıdır. Meyveleri ve yaprakları kabız edicidir. Yine meyveleri idrar söktürücü, kadınlarda âdetleri kolaylaştırıcı etkilere sâhiptir. Meyveler C vitaminince zengindir. Yapraklarının çayı şeker hastalığına karşı kan şekerini düşürücü olarak kullanılmaktadir. Zararsızdır.
Üzerklik : Bağırsak kurdundan prostata, hemoroitten karın ağrısına pek çok hastalığa iyi gelmektedir.
Üzerklik tohumu : Semen Pegani Kurt düşürücü, adet söktürücü, uyuşturucu, terletici ve yatıştırıcıdır.
Vişne : İshali keser. Ateşi düşürür. İdrar söktürür. Vücuda rahatlık verir.
Yaban gülü : Kabız edici, idrar söktürücü olarak, böbrek ve safra taşlarına karşı kullanılır. C vitamini yönünden zengin olduğu için de bâzı bölgelerde marmelât yapımında kullanılır.
Yasemin : Çiçeklerinden hazırlanan çay göğüs yumuşatıcı ve sinirleri yatıştırıcı olarak kullanılır.
Yenibahar : Damar sertliğini önler. Hazmı kolaylaştırır. Mide ve bağırsak gazlarını giderir.
Yeralması : Şeker hastaları için faydalıdır. Besleyicidir. Vücudun direncini arttırır. Kabızlığı giderir
Yılan yastığı : Ateşi düşürür. Terletir, vücuda rahatlık verir. Sinirleri uyarır.
Yosun : Haşlaması barsak kurtlarını döker. Saçlar yikanırsa kuvvetlendirir.
Yulaf : Çocukların hazım güçlüklerini giderir. Bedeni ve ruhi yorgunlukları giderir. Kandaki şeker miktarını azaltır
Zahter : Saturejae hortensis Şeker hastalığına karşı kullanılır.
Zencefil : İştah açar. Kusmayı önler. Bağırsak bozukluklarını giderir.
Zerdaçal : Mîdevî ve gaz söktürücü etkiye sâhiptir.
Zerdeçal : Curcuma longae Midevi, gaz söktürücü ve safra artırıcıdır.
Zeytin : Zeytinyağı, safrayı artırır. Karaciğeri çalıştırır. Karaciğer ağrılarını keser. Sarılıkta faydalıdır. Yaprak ve kabukları yüksek tansiyonu düşürür. Kandaki şeker miktarını düşürür. Bağırsak solucanlarının düşürülmesine yardımcı olur.
Zulumba : Rhizoma Zedoariae İştah açıcı, uyarıcı, idrar artırıcı, balgam ve gaz söktürücüdür.


Şifalı Bitkiler Listesi,Şifalı Bitkiler,Hangi Bitki Neye İyi Gelir?