28 Ekim 2011 Cuma

Sivilce,Sivilce İzleri,Sivilcelerimden Nasıl Kurtulurum?

Akne, genellikle ergenlik döneminde başlayan; yağ bezlerinde salgılanan yağın deri yüzeyine çıkmasını sağlayan foliküler kanalda tıkanmaya bağlı olarak gelişen; yüz başta olmak üzere boyun, sırt, omuz, kollar ve bacakların üst kısmı gibi seboreik (yağlı) bölgelerde yerleşen küçük, kırmızı kabarıklıklar şeklinde görülen bir hastalıktır.

Aknenin yazılı tarihi insanoğlunun yazılı tarihi kadar eskidir. Bazı eski Mısır yazıları bazı firavunların akne sorunu yaşadıklarından söz etmektedir. Akne sözcüğü Yunancada ‘acme’ (sivri uç veya sivri tepe) sözcüğünden gelmektedir. Bizanslı bir hekim olan Amidenus yazmalarında bu sözcüğü kullanmıştır.

Halk arasında ‘sivilce’ olarak bilinen akne en sık rastlanan cilt problemidir. Her 100 yetişkinin 85′i hayatının bir döneminde akne problemi ile karşılaşır. Sıklık ve şiddet açısından erkeklerde 16–19 ve kızlarda 14-17 yaş arasında en yüksek düzeye ulaşır. Genelde 5-10 yıl sürer ve 20’li yaşların başlarında geçer. Buna rağmen aknenin 20’li ve 30’lu yaşlarda da devam ettiği, hatta ergenlik döneminde akne sorunu yaşamayan kişilerde yetişkinlikte akne problemi yaşandığı da görülmektedir.

Akne farklı şekillerde görülebilmektedir. Siyah nokta şeklindeki akne lezyonlarına komedon adı verilirken; kırmızı, şişmiş ve irinli lezyonlara papül, nodül ve püstül denilmektedir. Komedonların oluşmasını sağlayan dört temel etken vardır:

  1. 1. Hormonlar (androjenler): Akne genelde, vücut androjen hormonunu daha fazla üretmeye başladığı zaman oluşur. Androjen üretimi 11–14 yaşları arasında en üst seviyeye ulaştığında akneler de artmaktadır. Genç kadınlarda menstrüel döngü nedeniyle değişen hormon seviyeleri aknelerde alevlenmelere neden olmaktadır. Bu değişiklikler yağ bezlerinin androjenlere olan hassasiyetini de etkilemektedir.
  2. 2. Artan sebum üretimi: Yağ bezleri androjenler tarafından uyarıldıktan sonra daha fazla sebum üretmeye başlarlar. Yağlı sebum, folikülün içinde birikir ve yukarıya doğru hareket eder. Yukarı doğru hareket ederken, normal cilt bakterileri ve ölü cilt hücreleriyle birleşir. Sebum üretimi arttıkça, kıl folikülünün tıkanma ve komedonlara neden olma ihtimali de artmaktadır.
  3. 3. Folikülün içindeki değişiklikler: Androjen üretimi arttıkça ve yağ bezleri genişledikçe, kıl folikülünün cildin altına doğru uzanan yapısı da değişime uğramaktadır. Normalde ölü hücreler kademeli olarak dökülürler ve cilt yüzeyinden uzaklaşırlar. Ergenlik döneminde hücreler daha sık dökülürler ve birleşip yapışmaya daha müsaittirler, sebumla temas ettiklerinde folikülü tıkayabilirler. Bu durumda sebum ve ölü hücreler folikülde bir tıkaç oluştururlar.
  4. 4. Bakteri: Kapalı folikül, bakterilerin üremesi için uygun bir ortamdır. Özellikle bu ortamda yaşayan bakteri P. acnes bakterisidir. Bu bakteri, sebumla beslenir ve aknesi olsun olmasın herkesin cildinde bulunur. Yağ bezi tıkandığında ve içi sebumla dolduğunda P.acnes bakterisi çok daha çabuk çoğalır. Bakterinin ürettiği kimyasallar folikül içinde ve cilt yüzeyinde inflamasyona neden olur.

Akne oluşumunda genetik yatkınlığında rolü vardır. Eğer anne veya baba ergenlikte ya da hayatının herhangi bir döneminde akne problemi yaşamışsa çocuklarında akne görülme ihtimali daha yüksektir. Ayrıca beslenme alışkanlıkları, yeterince su ve taze sebze tüketilmemesi, sigara dumanı, yetersiz egzersiz ve stres gibi etkenlerin de akne oluşumunu olumsuz yönde etkilediği bilinmektedir.

Akne, tanısı klinik muayene ile konan bir rahatsızlıktır ve spesifik bir laboratuar bulgusu yoktur.

Akne, ister hafif ister ciddi olsun dermatoloğunuzun yardımıyla kontrollü ve güvenli biçimde tedavi edilebilir bir hastalıktır. Ancak farklı türde ve farklı ciddiyet derecesindeki akneler için değişik tedavi seçenekleri vardır.

Reçeteli ilaçlar mutlaka bir dermatolog tarafından yazılmalıdır. Unutmayın ki; en etkili tedavi bile aylar boyunca sürebilir. Akneden şikâyetçi olanların %92’si tedavi başladıktan sonra altı ay içinde %80 iyileşme kaydederler. Tedavi, tekrarlanan kürler nedeniyle uzayabilir. Bu konuda sabırlı olmak gerekmektedir.

1) Deriye yüzeysel olarak uygulanan (topikal) tedavi alternatifleri:

Ergenlik döneminde görülen akneler genellikle topikal tedaviye (kremler) iyi yanıt verirler.

Benzoil Peroksit (Benzoyl Peroxide): Benzoil peroksit akneye neden olan P.acnes bakterisini yok etmek için kullanılır. Sonuç vermesi iki hafta kadar zaman alır ve uzun süre düzenli olarak kullanılması gerekmektedir. Pek çok losyonda, kremde ve jelde bulunmaktadır. Hafif akne vakalarında kullanılması tavsiye edilir.

Salisilik Asit (Salicylic Acid): Salisilik Asit ciltteki hücrelerin anormal olarak kuruyup dökülmesine iyi gelmektedir. Yağ üretimine ya da P.acnes’ye doğrudan bir etkisi yoktur. Uzun süreli ve düzenli olarak kullanımı gerekmektedir.

Topikal antibiyotikler: P. acnes’in üremesini durdurarak veya yavaşlatarak etki eder. Topikal antibiyotiklerin, ağız yoluyla alınan antibiyotiklere göre etkisi daha sınırlıdır.

Topikal retinoid ilaçlar: Soyucu etkileri vardır. Gözeneklerin dolmasını engelleyerek akneleri kontrol altına alırlar. Benzoil peroksit ve ağızdan alınan antibiyotiklerle birlikte kullanılabilirler.

2) Ağızdan kullanılan ilaçlar:

Ağızdan ilaç kullanımı orta derecede ve şiddetli aknesi olan hastalar için önerilmektedir. Bu tür ilaçlar sıklıkla topikal tedavi ile birlikte kullanıldığında daha iyi sonuç verir.

Oral antibiyotikler: Topikal tedavinin yeterli olamadığı durumlarda topikal tedavi ile birlikte veya yalnız oral antibiyotik tedavisi uygulanabilir. Antibiyotik tedavisi akne oluşumunda rolü olan bakterilerin (P. acnes) sayısını azaltır ve bu bakteriler nedeniyle oluşan iltihaplanmayı ortadan kaldırır.

Oral kontraseptifler (Ağızdan kullanılan doğum kontrol ilaçları): Yağ bezleri kısmen seks hormonlarının kontrolündedir; bu nedenle akne genellikle ergenlik döneminde ortaya çıkar. Hormonlar ergenlik döneminde hem genç kızlarda hem de genç erkeklerde daha fazla miktarda üretilir. Hormonal tedavide amaç vücudun bu hormonları salgılamasını kontrol altına almaktır. Bu ilaçların kullanımı ile ilgili kararı mutlaka hekiminiz vermelidir. Yalnızca bayanlar için geçerli olan bir tedavi seçeneğidir.

Oral retinoidler: Bu gruptaki ilaçlardan izotretinoin akne tedavisinde çok etkilidir ve yalnızca dermatologlar tarafından reçete edilerek kullanılabilirler. Diğer tedavi yöntemlerine cevap vermeyen ve şiddetli aknesi olan kişilerde başarı ile uygulanmaktadır. Yağ bezlerinin yağ üretimini önemli ölçüde azaltır. Siyah noktaların oluşumunu engeller. Bakteri sayısını ve enflamasyonu giderir. Kullanım sırasında dermatologunuzun öneri ve uyarılarına dikkatle uymaya özen gösterin.

Akne dış görünüşü etkilediğinden kişinin kendini çirkin ve toplumdan dışlanmış hissetmesine yol açabilmektedir. Bazen akneler iltihaplı, ağrılı bir hal alıp hastaya rahatsızlık verebilmekte ve bazen de iz bırakarak iyileşebilmektedir. Bu açıdan akne probleminiz olduğunda lütfen en kısa zamanda dermatoloğunuza başvurunuz.

HAZIRLAYAN; Doç. Dr. Nahide ONSUN - Kaynak; saglikliyasam.gov.tr

Sivilce,Sivilce İzleri,Sivilcelerimden Nasıl Kurtulurum?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder